Ekonomi Terimleri

(Perfect competition) Tam rekabet pi­yasası ile ilgili analizlerde belirli var­sayımlar kabul edilmektedir. Bu varsa­yımlar şunlardır:

Atomisite: Piyasada alıcı ve satıcıların sayısının, kendi aralarında fiy

(Non-agricultural sectors) Tarım sek­törü dışında yer alan sanayi ve hizmet­lerden oluşan sektörlerin tümüdür.

(Agricultural economics) Tarım ürün­lerinin üretim, dağıtım ve pazarlaması ile tarımsal krediler, tarımsal destek­leme politikaları, tarımsal araştırma, geliştirme ve yayın gibi konuları incele­yen iktisadın alt dalıdır.

(Agricultural credit cooperatives) Bu kooperatiflerin görevi bankalar ile çift­çiler arasında aracılık görevini görmek­tir. Kredi kooperatifleri, bankaların çok sayıda küçük üreticiye muhatap olması yerine, yöreyi ve üreticileri tan

(Agricultural production) Tarımsal üretimin milli gelirin yüzde 30’u ile yüzde 40’ı arasında bir oranım oluş­turduğu 60’lı yıllarda bir kuraklık milli gelir büyüme oranını düşürebilir, be­reketli bir üretim yılı ise yükseltirdi. Mil

(Agricultural sales cooperatives) Ortak­larının ürünlerini pazarlamak ve fiyat­lardaki aşırı düşüşleri önlemek amacıy­la kurulmuş tarım kooperatifleridir.

(Agricultural insurance) Tarımsal üretimde doğal afet, kuraklık ve iklim değişiklikleri gibi her türlü risk ve be­lirsizliklere bağlı olarak ortaya çıkacak zararlar konusunda yapılan sigortadır. Tarımsal üretimde kullanılan makine v

(Producer Price Index of Agricultural Products) Tarım Üretici Fiyatları En­deksi (ÜFE), çiftçinin üreterek piyasa­ya satışını yaptığı ürünlerin ilk el satış fiyatlarında, zaman içerisinde meydana gelen değişimleri yansıtmaktadır. Ay

(Subsidy in agricultural products) Devlet tarım üreticisini korumak ve ta­rımsal ürün arzını istikrarlı düzeylerde tutmak için üreticiye belirli bir fiyatı garanti eder. Piyasa fiyatı ile saptanan fiyat arasındaki farkı belirli duru

(Tariff) Bu terim Arapçadaki ta’rif kelimeşinden türemiştir ve genel olarak dış ticarete konan vergi listelerini tanım­lar. Gümrük vergisi tarifeleri, gelir elde etme amacı ile birlikte ithalatın hacmi­ni ve türünü belirlemek ve den

(Non-tariff barriers) Bu terim, gümrük tarifeleri dışındaki, gönüllü ihracat kota­ları, dampinge karşı vergiler, telafi edici vergiler, ihracat sübvansiyonları ve gö­rünmez engeller gibi dış ticarete yönelik müdahale araçlarının tüm

(Savings) Gelirin tüketim harcamala­rında kullanılmayan bölümü tasarruf olarak nitelendirilir. Tasarruf üç ayrı bölümde incelenmektedir. Kamu ta­sarrufları vergi gelirlerinden cari har­camalara ayrılan bölüm çıkarıldıktan sonra kala

(Savings bond) Hazine veya kamu ku­ruluşları tarafından çıkarılan ve geli­rinden vergi kesintisi yapılmayan tah­vildir. Dönemin hükümetinin 1961’de çıkardığı ve ücretlilere de zorunlu ola­rak verilen tasarruf bonosu 1967 yılın­da ta

(Savings function) Tasarruf fonksiyo­nu gelir ile tasarruf arasındaki ilişkiyi gösterir. Milli gelir kullanılış yönünden tüketim harcamaları ile tasarrufların toplamı olarak tanımlandığına göre ta­sarruflar da gelirin artan bir fonk

(Saving Deposit lnsurance Fund: SDIF) Türkiye’de mevduat ve katılım fonlarını, geri ödenmeme riskine karşı belli bir tutara kadar güvence altına alan idari ve mali özerkliğe sahip bir kurum­dur. TMSF, 1983’te TCMB bünyesinde kurulmu

(Subcontracting) Büyük bir işin bir bölümünün yüklenici tarafından ikinci bir yükleniciye devredilmesidir.

(Ceiling price, price cap) 1- Bir mal veya hizmetin devlet tarafından belirle­nen en yüksek fiyat düzeyidir. Bu düzey çoğunlukla piyasa fiyatının altındadır. 2- Borsada bir seansta hisse senedinin yükselebileceği en yüksek fiyattır.

(CBRT Survey of Expectations) Bek­lenti Anketi’nin amacı, tüketici enf­lasyonu, faiz oranları, döviz kuru, cari işlemler dengesi ve GSYH büyüme hı­zına ilişkin mali ve reel sektörde karar alıcı ve uzman kişiler ile profesyonelle­rin

(Technical analysis) Sermaye piyasa­larında geçmiş dönem piyasa hareket­lerini analiz edilerek, bu yolla geleceğe yönelik olarak fiyat tahminleri yapıl­ması teknik analiz olarak adlandırılır. Analizde fiyat ve hacim gibi gösterge­le