(Technocracy) Toplumların ve örgütlerin yönetiminde siyasal güç sahiplerinin değil, teknik bilgi ve yetenek düzeyi yüksek kişilerin (teknokrat) bulunması gerektiğini ileri süren görüştür. 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muht
(Technology) Mal ve hizmetlerin üretiminin nasıl yapılacağına, hangi araçların, süreçlerin ve yöntemlerin kullanılacağına ilişkin bilgilerin toplamıdır.
(Technology import) Bir ülke temel bilim dallarında gelişme sağlayamadığı ve teknoloji üretemediği takdirde teknoloji ithalatına mahkûm olur. Ancak ithal edilmiş teknoloji ile gelişmiş ülkelere yetişmek imkânı yoktur.
Tür
(Technopark) Üniversitelerde ve araştırma merkezlerinin bünyesinde bilgiye ve ileri teknolojilere dayalı sanayi tesislerinin kurulduğu yerlerdir. Tek- noparklar, teknoloji firmalarına ve girişimcilere yüksek nitelikli çalışma alanl
(Textile industry) Her tür doğal ve sentetik elyafın işlenmesi, elyaftan iplik, iplikten kumaş yapılması işlemlerini kapsayan sanayi dalıdır. Sanayinin alt dallarında ipek, keten, pamuk ve yün iplikten imal edilen kumaşların boya,
(Fundamental analysis) Temel analizin esas amacı hisse senedinin gerçek değerini bulmaktır. Analiz sonucunda hesaplanan gerçek değer, borsadaki değerinin altında kalmışsa, ileride bu hisse senedinin değerinin yükseleceği beklentisi
(Manufacture of basic pharmaceutical products) İmalat sanayisinin bu dalında her tür ilaç etkin maddesi, serum ve aşı imalatı yapılmaktadır.
(Default, insolvency) Bir ekonomik birimin vadesi geldiğinde borçlarını ödeyemez duruma düşmesidir.
(Dividend) Anonim şirket ortaklarına şirketteki sermayelerine orantılı bir şekilde, kârdan ve bu amaç için ayrılmış yedek akçelerden nakit veya hisse senedi olarak dağıtılan paydır.
Bu terim yerine “kâr payı” kelimeleri de
(Letter of guarantee) Kamunun veya özel sektörün açtığı bir ihaleye girecek olanların bir bankadan aldıkları belgedir. Banka bu mektupta müşteri taahhüdünü yerine getirmediği takdirde belli bir miktarı ödeyeceğini kabul ve taahhüt
(Enterprise) Planlı bir şekilde bir işe girişme anlamına gelmektedir. Bu kelime kurulmuş ve faaliyetini sürdüren işletmeler hakkında da kullanılmaktadır. 80’li yıllardan sonra teşebbüs yerine girişim, müteşebbis (entrepreneur) ye
(Trade war) İki ülke veya bir ülke ile ülke grupları arasındaki dış ticarette ortaya çıkan gerginlik durumlarını tanımlayan bir terimdir. Bu ticaret mücadelesi, bir ülkenin kendi yerli sanayi dallarını ve tarımsal üreticilerini ko
(Trade systems) Dış ticaret istatistiklerinde iki farklı sistem kullanılmaktadır. Bazı ülkelerde ve bu arada Türkiye’de 2019 yılına kadar yalnız “Özel Ticaret Sistemi” (ÖTS) uygulanmaktaydı.
ÖTS’de gümrük antrepoları ve se
(Tobin tax) Kısa vadeli sermaye hareketlerinin girdiği ülkedeki ekonomik istikrarı bozucu etkilerini azaltmak amacıyla dövizle yapılan uluslararası işlemlerden alınması istenen ve ilk kez 1978 yılında James Tobin tarafından önerile
(Tokyo Round) Gönüllü ihracat kısıtlamaları ve tarife dışı engellerin artışını kontrol altına alma amacıyla yeni düzenlemeler getiren ve sanayi ürünlerinin gümrük tarifelerinde ortalama yüzde 40 oranında indirim öngören, Gümrük T
(Limping standard) Çift metal sisteminin uyguladığı ülkelerde gümüş fiyatının düşmesi sonrasında bireylerin altın paraları elde tutup, gümüşleri alışverişlerde kullanması sonrasında darphanelerde gümüş sikke basılması durdurulm
(Aggregate supply) Toplam arz, bir ekonomide belirli bir dönemde ve belirli bir genel fiyat düzeyinde arz edilen toplam mal ve hizmeti gösteren bir ekonomik büyüklüktür. “Toplam hasıla” da denen “ toplam arz”, toplam talep ile bi
(Aggregate expenditure curve) Gelir harcama modelinde, toplam harcama fonksiyonunda yer alan diğer değişkenlerin sabit olduğu varsayıldığında olası her bir reel gayrisafi hasıla düzeyine karşılık iktisadi karar birimlerinin planla