(Trade war) İki ülke veya bir ülke ile ülke grupları arasındaki dış ticarette ortaya çıkan gerginlik durumlarını tanımlayan bir terimdir. Bu ticaret mücadelesi, bir ülkenin kendi yerli sanayi dallarını ve tarımsal üreticilerini korumak için diğer bir ülkeden gelen ithalata gümrük vergisi koyması, mevcut vergi oranlarını yükseltmesi veya tarife dışı engeller uygulaması ile başlar. İthalatın yapıldığı ülke kendi ihraç mallarına karşı uygulanan önlemlere aynı türden önlemler ile cevap verir. Anlaşma sağlanamadığı takdirde “misilleme” denen bu önlemlerin kapsamı zamanla genişler. Bir savaşın başlamasına ve büyümesine benzediği için bu çıkar çatışması “ticaret savaşı” olarak adlandırılmıştır. ABD’de 1930 yılında çıkarılan Smoot-Hawley Yasası ( Smoot-Hawley Tariff Act) çok sayıda malın gümrük vergisi artırılmış, bunun ardından Kanada ve Avrupa ülkeleri de misillemelere başlamıştır. Bazı ekonomistler bu ticaret savaşının, 1929’da başlayan Dünya Ekonomik Krizi’nin 1933 sonuna kadar uzamasına ve ağırlaşmasına yol açan nedenlerden biri olduğunu belirtmişlerdir. Ticaret savaşı 80’li yıllardan önce çoğunlukla gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasında ortaya çıkmıştır. O dönemde gelişmiş ülkeler serbest ticareti savunur, gelişmekte olan ülke ise henüz yeni kurulmuş sanayi dallarını korumak ve tarım üreticilerinin zarar görmesini önlemek için korumacılığı uygulamayı amaçlar ve gümrük vergisi oranları düşürmek istemezdi. ABD ile bugünkü AB’nin öncülü AET arasındaki ticaret savaşı özellikle 1970 ile 1990 arasında şiddetlenmişti. Daha sonra elektronik sanayisi ihracatını geliştiren Japonya’ya karşı da önlem alınması ile ticaret savaşı yaygınlaşmıştı. GATT’ın ve 1995’ten sonra Dünya Ticaret Örgütü’nün çalışmaları sayesinde 1990-2010 döneminde ülkeler arasındaki ticarette önemli bir sorun yaşanmamıştı. 21. yüzyılda ise ihracatlarını artıran gelişmekte olan ülkeler serbest ticareti savunurken, bazı gelişmiş ülkeler yerli sanayilerini canlandırmak için vergi artırımı ve tarife dışı önlemleri gündeme getirmeye başladı. 2017-2020 döneminde ABD Başkanı Donald Trump’ın sanayi dallarını korumak için önlem alması üzerine Çin ve AB “misilleme” yöntemi ile karşılık verdi. Japonya, Çin ve Güney Kore gibi ülkeler örneğin çelik ihracatını artırınca ABD’deki demir-çelik sanayisi şirketlerinin sıkıntıya düşmesi üzerine ABD yönetimi 2018’de ithalatı kısıtlayacak önlemler aldı.
Korumacılık eğilimlerinin güçlenmesi, Türkiye’nin ihracatına da zarar vermekte, ülke dışındaki şirketlere parça ve aksam ihraç eden, fason üretim yapan ve nihai ürün satan Türk şirketlerinin mevcut ihracatını koruması ve artırması zorlaşabilmektedir. Ticaret savaşlarının zararı ortaya çıktıkça, serbest ticaretin savunucuları artmaktadır. Çünkü ticaret engelleri sayesinde iç satışları artan yerli şirketler rekabet eksikliği nedeniyle fiyatları yükseltip, kaliteyi düşürmektedir.