(Intermediary bank) Bir ticari işlemde bir komisyon karşılığında taraflar arasına üçüncü şahıs olarak katılan ve genellikle garantör rolünü oynayan bankaya denir.
(Brokerage house) Menkul kıymetlerin başkası nam veya hesabına veya kendi namına başkasının hesabına ya da kendi nam ve hesabına aracılık amacıyla alım satımıyla uğraşan kurumlardır. Birincil piyasadaki fonksiyonları menkul kıymet
(Break) İşçilerin günlük çalışma süresi içinde yemek yemeleri, ihtiyaçlarını gidermeleri ve dinlenebilmeleri için kendilerine yasa veya toplu sözleşmeler ile tanınan bir haktır.
(Intermediate goods) Malların sınıflandırılmasındaki gruplardan biridir. Mallar hammaddeler, ara malları ve nihai tüketim ürünleri olarak üçe ayrılır. Hammaddeler ve ara malları üretim sürecinin girdileridir. Dış ticaretin mal gru
1977 yılında Türkiye, Libya ve Kuveyt sermayesinin ortaklığı ile kurulmuştur. Sonraki yıllarda Kuveyt’in ortaklık payı sembolik bir düzeye düşmüş ve çoğunluk hissesi Libyan Foreign Bank’ta kalmıştır. Bankanın 7 şubesinde 272 çalı
(Arbitrage) Herhangi bir menkul kıymetin, dövizin veya malın eşanlı olarak bir piyasadan alınıp diğer bir piyasada satılarak kâr edilmesi işlemidir. Arbitraj işlemleri piyasalar arasındaki fiyat farklılıklarının azalmasına yol aça
(Warehouse services) Bu terim, gümrüklü sahalara gelen konteyner ve diğer yüklerin kapalı ve açık sahalarda saklanması, depolanması, etiketlenmesi, paketlenmesi ve benzeri katma değerli hizmetlerini tanımlar.
(Shipowner) Ticaret gemilerinin sahibidir. Deniz ticaret hukukunda armatör için donatan kelimesi de kullanılır.
(Increasing returns) Kullanılan girdi miktarlarının artırılması sonucunda üretim miktarında meydana gelen artışın girdi miktarındaki artıştan oransal olarak daha büyük olması durumudur.
(Progressive taxes) Vergi matrahının artışıyla vergi oranının da yükseldiği vergi türüdür. Bu vergi türü “müterakki” olarak da adlandırılır.
(Surplusvalue) Marksist terminolojide kapitalistlerin, işçilere gerçekleştirdikleri üretimin gerçek değerin altında ücret ödeyerek elde ettikleri aşırı ve haksız kazançtır.
(Supply) Bir malı elinde bulunduranların belirli fiyattan satmak isteyecekleri miktardır. Mallarını arz eden satıcıların davranışlarını etkileyen öznel ve nesnel etkenler vardır. Satıcının satış sonunda elde edeceği paraya acil ih
(Shifts in supply curve) Arz eğrisi, arz edilen mal miktarlarıyla bu miktarlara karşılık gelen fiyatları bire bir ilişkilendiren eğridir. Üretim sürecindeki teknoloji veri alındığından kısa dönemdeki arz eğrisi etkilenmez. Ancak uz
(Supply side inflation) Arz tarafından kaynaklanan enflasyonun nedeni, ücretler, girdi fiyatları, ithal mallarının fiyatları ya da yapısal esneksizlikler olabilir.
(Elasticity of supply) Bir malın arzının, kendi fiyatına göre esnekliği, arz esnekliği olarak tanımlanır. Arzdaki değişme oranı, fiyattaki değişme oranına bölündüğünde arz esnekliğinin sayısal değeri bulunur. Arz esnekliği yay es
(Excess supply, surplus) Bir piyasada belirli bir fiyat düzeyinde üreticilerin satmaya hazır oldukları mal miktarının, tüketicilerin satın almaya hazır oldukları miktardan daha fazla olması durumudur. Diğer şartlarda bir değişme g
(Law of supply and demand) Arz ve talep arasındaki bağlantı yüzlerce yıl öncesinde fark edilmişti. Hindistan’da 2000 yıl öncesinde kaleme alınmış Trikkural metinlerinde “İnsanlar bir mal ve hizmeti tüketmek istemezse, o mal ve hizme
(Supply side economics) Ekonomik gelişme ve düşük enflasyon hedeflerine toplam arzı artırıcı önlemler ile daha etkili bir şekilde ulaşılacağını savunan ekonomik düşünce akımıdır. 1980 sonrasında ABD Başkanı Ronald Reagan tarafında
(Supply side substitution) Tedarikçilerin göreli fiyatlarda meydana gelecek küçük ve kalıcı artışlar karşısında üretimlerini başka ürünlere kaydırabilme- leri ve bunları kısa dönemde kayda değer ek maliyetlere ve risklere katlanma
(Asbestos) Yalıtıcı özellikleri nedeniyle, özellikle 19. yüzyılda inşaat malzemesi, su boruları ve elektrikli aletlerde yaygın olarak kullanılan ve doğal olarak ortaya çıkan lifli silikatları tanımlar. 1990 sonrasında asbestin sağl