(Price priority) Hisse senetleri piyasasında daha düşük fiyatlı satım emirlerinin daha yüksek fiyatlı satım emirlerinden; daha yüksek fiyatlı alım emirlerinin, daha düşük fiyatlı alım emirlerinden önce karşılanmasını ifade eder.<
(Price policy) 1- Devletin piyasanın işleyişini etkilemek, yön vermek ve istenilmeyen bazı sonuçları önlemek amacıyla uyguladığı kararların tümünü ifade eder. 2- Bu terim işletmelerin ürettiği malın fiyatını belli bir düzeyde tutma
(Price competition) Üretilen malda bir değişiklik olmamasına karşın, firmaların aralarındaki rekabet sonucunda fiyatı düşürmeleridir.
(Price squeezing) Fiyat sıkıştırması, rekabet hukukunda pazardaki hâkim durumun kötüye kullanılması kapsamında değerlendirilir. Bu uygulama bir ürünün hem toptan hem de perakende pazarında faaliyet gösteren bazı firmalar rakipleri
(Price subsidy) Ekonomi yönetimlerinin tarım sektöründe üretici gelirlerine istikrar kazandırmak amacıyla belirlediği hedef fiyat ile piyasada oluşacak fiyat arasındaki farkı satışın belgelenmesi koşuluyla üreticiye doğrudan öden
(Price-dividend ratio: PDR) Hisse senedi fiyatının, bir önceki yılın hisse başı temettüye bölünmesiyle hesaplanan ve hissenin getirisini gösteren orandır.
(Price theory) Arz ve talebi belirleyen iktisadi karar birimlerinin davranışlarına egemen olan kuralları inceleyerek fiyatın oluşum ve değişim nedenlerini araştıran iktisat biliminin bir dalıdır.
(Price consumption curve) Tüketicinin geliri, diğer malların fiyatları ve tercihler sabitken, mallarından birinin fiyatının değişmesi nedeniyle oluşan en iyi tüketim bileşimlerini gösterir. Eğri bu bileşimlerin geometrik yeridir.<
(Physical capital, real capital) Makine ve teçhizat biçimindeki sermaye için kullanılan bir terimdir. “Fiziki sermaye malları” ve “sermaye malları” olarak da adlandırılır.
(Physiocrats) “Fizyokrat” terimi eski Yunancada doğa anlamına gelen “ physis” ile kuvvet veya düzen anlamına gelen “kratos” kelimelerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuştur. Türkçeye “doğa düzeni” olarak çevrilen Fizyokrasi
(Free on board) Malların geminin güvertesine geçtikten sonra her türlü hasar, kayıp ve harcamaların alıcının sorumluluğunda olduğu F grubu teslim yöntemidir.
(Fund). 1- Belirli bir alandaki etkinliğin gerçekleştirilmesi için ayrılmış para veya aynı işlevi gören varlıkların tümüdür. 2- Gerçek veya tüzel kişiler adına finansal kurum tarafından işletilen kaynağa da fon denir.
(Flow of funds account) Ekonominin çeşitli kesimleri tarafından ödünç alınan ve verilen fonların kaydının tutulduğu hesaptır.
Conversion of funds approach) Bankaların fon kaynaklarını ve yükümlülüklerini, aynı vadeye sahip varlıklara dönüştürerek dengelediği finansal yönetim yaklaşımıdır.
(Function) 1- Bağımsız değişkenler ile bağımlı değişken arasındaki ilişkinin matematiksel ifadesidir. 2- Herhangi bir şeyin gördüğü iş, görev veya iş yeteneğidir.
(Functional budget) Kamu harcamalarının devletin üstlendiği faaliyet türlerine göre sınıflandırılması ile ortaya çıkan bütçe türüdür. Eğitim, sağlık, iktisadi kalkınma ve sosyal güvenlik gibi işlevler için yapılacak harcamalar fo
(Funding) 1- İktisadi birimlerin özkaynaklarırn kullanarak veya borçlanarak amaçladığı mal ve hizmet üretimi için kaynak sağlamasıdır. 2 - İktisadi birimlerin uzun vadeli borçlanarak kısa vadeli borçlarını ödemesine de fonlama deni
(Average funding rate) Terimin tam adı “TCMB ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti’’dir. Merkez Bankası’nın gecelik borç verme faizi ile haftalık repo faizinin (politika faizi) ağırlıklı ortalaması alınarak hesaplanır.