Washington Konsensüsü

(Washington Consensus) 80’li yılların başında dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan ve İngiltere Başbakanı Marga­ret Thatcher’ın politika tercihleri ile neoliberal ekonomi anlayışı, önce bu ülkelerde daha sonra dünyanın diğer ülkelerinde yaygınlık kazandı. 1985’ten itibaren IMF ve Dünya Bankası’nın önerdiği reform paketleri neoliberal ekonomi anlayışının etkilerini taşıma­ya başladı. Serbest piyasa ekonomisinin kısa vadeli stratejileri ve politikaları ekonominin ve sosyal hayatın her alanı­nı kapsayan bir bütünlüğe ulaştı. ABD’li ekonomist John Williamson’un 1989’da formüle ettiği şekli ile Washington Kon­sensüsü. neoliberal anlayışın aşağıdaki politika ilkelerini içermekteydi:

Mali disiplin: Devletin gelirleri kadar harcama yapması ve bütçe açıklarını azaltması öngörülmekteydi.

Devletin ekonomiden çekilmesi: Özel sektör girişimcilerinin hareket alanının genişletmek için devlet eko­nomiden elini eteğini çekmeliydi. Dev­let kaynaklarını yalnız eğitim, sağlık ve altyapı yatırımlarına yöneltmeliydi.

Özelleştirme: Kamunun iktisadi işlet­melerinin özel sektöre satılması öneril­mekteydi.

Serbest faiz: Devletin faiz oranlarına müdahalesinin asgariye indirilmesi is­tenmekteydi.

Serbest ticaret: İthalat ve ihracatta gümrük vergilerinin asgari düzeye indi­rilmesinin ve gümrük vergisi dışındaki diğer engellerin kaldırılmasının, ticaret yapan ülkelerde büyümeyi hızlandıra­cağı varsayımı kabul edilmekteydi.

Sermaye hareketlerine serbestlik: Gerek kısa vadeli portföy, gerekse doğ­rudan yabancı sermaye yatırımlarının önündeki engellerin kaldırılması saye­sinde gelişmekte olan ülkelerde serma­ye sıkıntısı çekilmeyeceği görüşü savu­nulmaktaydı.

Rekabetçi kur: Ulusal paraların aşırı değerlendirilmesinin terk edilip, kur­ların arz ve talep tarafından serbestçe belirlenmesi, konsensüsün en önemli unsurlarındandı.

Mevzuatın gevşetilmesi: Piyasalara giriş ve çıkışı kısıtlayan tüm mevzuatın kaldırılmasının, ekonomilerin dinamiz­mini yükselteceği düşünülmekteydi.

Vergi reformu: Vergi tabanının geniş­letilmesi ve oranların düşürülmesinin amacı ise haksız rekabeti önlemekti.

Mülkiyet haklarına güvence: Temel mülkiyet hakları ile entelektüel mülki­yet haklarının güvenceye alınması ile girişimciliğin daha hızlı gelişeceği dü­şünülmekteydi.

1980 ile 2010 arasında Washington Konsensüsü’nün başlıca ilkelerini uy­gulayan ülkeler, sürdürülebilir bir bü­yüme ivmesi yakalamakta zorlandı ve gelişmiş ülkelere yetişme konusunda aşama kaydedemedi. Bu dönemde yük­sek büyüme hızına ulaşan ülkeler, dev­let kapitalizminin farklı modellerini hayata geçiren, Güney Kore, Çin ve Ma­lezya gibi ülkeler oldu.