Üretim yöntemi ile GSYH

(Production measure of GDP, produc­tion approach to measuring GDP) Üre­tim yöntemiyle gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) bir ekonomide yerleşik olan üretici birimlerin belli bir dönemde, ekonomik faaliyetleri sonucu yarat­mış oldukları tüm mal ve hizmetlerin değerleri toplamından bu mal ve hiz­metlerin üretiminde kullanılan girdiler toplamının düşülmesi sonucu elde edi­len değerdir. GSYH hesaplamalarında kullanılan temel yöntem üretim yönte­midir. Bu yöntem, milli gelirde hesabın ilk yapıldığı, harcama ve gelir esasına göre yapılan hesapların buna göre den­gelendiği bir yöntemdir. GSYH, cari fiyatlarla ve Laspeyres zincirlenmiş hacim endeksleriyle hesaplanmaktadır.

Milli gelir istatistikleri içinde üretim yöntemi ile hesaplanmış gösterge­ler “Ekonomik faaliyet kollarına göre GSYH” başlığı altında yer alır. Üç aylık GSYH hesaplamaları, cari fi­yatlara ve zincirlenmiş hacim endeks­lerine göre yapılmaktadır. Bu yöntemle hesaplanmış ilk milli gelir 2016 yılı için açıklanmıştır. Cari fiyatlarla hesapla­malarda gerçek değişimlerle birlikte fiyat hareketleri de kapsanmaktadır. Yalnızca gerçek değişimlerin izlenebil­mesi için fiyat değişikliklerinden gelen etkinin giderilmesi gerekmektedir. Zin­cirlenmiş hacim endeksleriyle elde edi­len GSYH, bu etkiyi yok ederek belli bir dönemde yer alan gerçek değişmeleri ölçmektedir. Fiyat değişimlerinin etki­sinden arındırılıp yalnızca gerçek deği­şimin ölçülmesi için ise fiyat yapısının güncel olması gerekmektedir. Ardışık iki yıl hesaplamalarında sabit bir yılda­ki fiyatın kullanılmasının yerine önceki yılın fiyatları kullanılarak zincirlenmiş hacim endekslerine ulaşıldığında fiyat değişimlerinden arındırma işlemi daha sağlıklı olmaktadır. Buna karşın zincir­leme yöntemler kullanıldığında toplam­sal olmama sorunu ortaya çıkmaktadır. Üretim yönteminde milli gelir, ekono­minin başlıca faaliyet kollarına göre hesaplanır. Tarım, sanayi ve hizmetler sektörünün başlıca dalları itibariyle yapılan hesaplamalar bu faaliyet kolla­rında üç aylık dönemler ve bir yıl için­de yapılan üretimi yansıtır. Sektörlerin aşağıda görüldüğü gibi tek tek incelen­mesi, bu sektörlerin zaman içindeki de­ğişimi hakkında da ipucu verebilir:

Tarımsal üretim: Milli gelir çizelge­lerinin ilk satırlarında tarım, ormancı­lık, avcılık ve balıkçılık ile ilgili üretim değerleri bulunur. Diğer ekonomik faa­liyet kollarındaki üretim değişimlerini daha erken ve ayrıntılı bir şekilde izle­mek için ayrı istatistik serileri vardır. Tarımsal üretimin üç aylık dönem ve yıl içindeki değişimi ise yalnız milli gelir istatistiklerinde incelenebilir. Üretim değerlerinin hesaplanmasında önce bit­kisel ve hayvansal üretim miktarları ile ilgili tahminler ve hesap sonuçları yer alır. Üretim miktarları, çiftçinin eline geçen fiyatlar ile çarpılarak üretim de­ğerleri bulunur. Ulaştırma masrafları fi­yat tespitinde dikkate alınmaz. Bitkisel üretim değerlerinden tohumluk, gübre sulama ve benzeri harcamalar düşülür. Balıkçılıkta üretim değerleri, 60’a yakın balık ve 20 dolayında deniz ürününün üretimi esas alınarak belirlenir.

Tarımsal üretimin GSYH içindeki payı son 40 yılda düşme eğilimine girmiştir. 1972’de yüzde 33.6 olan bu oran 1992’de yüzde 16.2’ye ve 2018’de yüzde 5.8 dü­zeyine kadar gerilemiştir. Gelişmiş ül­kelerde bu oran yüzde 5’in altında bu­lunmaktadır.

Sanayideki üretim değeri: Bu sek­tör madencilik ve taş ocakçılığı, ima­lat sanayisi ile “elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı, su temini, kanalizasyon, atık yönetimi ve iyileştirme faaliyetleri” olarak üç ayrı dalda incelenir. Aylık sanayi üretim istatistiklerine göre buradaki üretim değerleri ve deği­şim oranları daha gerçekçidir. Üretim miktarları ve fiyatları yapılan anket­lerle derlenir. Sanayi üretiminin milli gelir içindeki payı 2018 yılında yüzde 22.2’dir. İmalat sanayisinin payı yüzde 19.1’dir. İmalat sanayisinde hesaplama yapılırken, büyük imalat sanayisi, kü­çük imalat sanayisi ile köy sanayisi ve evde yapılan imalat da ayrı ayrı incelen­mektedir. Elektrik gaz ve su üretimin­deki değerler, enerji üreten kurumlardan ve büyük belediyelerden derlenir.

İnşaat sektörü: Bu ekonomik faaliyet kolunda kamunun ve özel sektörün in­şaat faaliyetleri yer alır. Konut ve alt­yapı inşaatının değerleri, yapılan an­ket çalışmaları ile ilgili kuruluşlardan derlenir. Kamu yatırımlarının değerin­de ise bu kuruluşlara ait kesin hesap raporlarına bakılır. Değerlerin belir­lenmesinde inşaatın kaç yıl içinde ta­mamlandığı gösteren araştırma sonuç­ları kullanılır. 90’lı yıllarda üç yıl olan ortalama tamamlanma süresinin, son yıllarda iki yıla kadar gerilediği tahmin edilmektedir. İnşaat sektörünün GSYH içindeki oranı 2010’dan sonra sürek­li artarak 2016’da yüzde 8.6 dolayına çıkmış, daha sonra gerileyerek 2018’de yüzde 7.2’ye düşmüştür.

Hizmetler sektörü: İstatistiklerde bu kalem için verilen değer, toptan ve pera­kende ticaret, ulaştırma ve depolama, ko­naklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri­ni kapsamaktadır. Bu hizmetlerin GSYH içindeki payı 2018’de yüzde 23.5’tir.

Bilgi ve iletişim: 2000’li yıllarda önem kazanan bu ekonomik faaliyetin GSYH içindeki payı 2018’de yüzde 2.5’i bulmuş­tur. Haberleşme faaliyeti bu bölümde incelenmektedir.

Finans ve sigorta faaliyetleri: GSYH içindeki payı 2018’de yüzde 3.1 olan bu sektör özellikle 80’li yıllardan sonra önem kazanmıştır.

Gayrimenkul faaliyetleri: Emlak ile ilgili faaliyetlerin GSYH içindeki payı 2018’de yüzde 6.8’dir.

Mesleki faaliyetler: Bu bölümde mes­leki, idari ve destek faaliyetleri bulun­makta ve GSYH’daki payı 2018’de yüzde 5.2 olarak hesaplanmaktadır.

Kamu yönetimi, eğitim ve sağlık: GSYH içindeki payı 2018’de yüzde 11.3’e ulaşan bu bölümde kamu yöneti­mi ve savunma, zorunlu sosyal güven­lik, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hiz­met faaliyetleri bulunmaktadır

Diğer ekonomik faaliyetler: Bu kalem, kültür, sanat, eğlence, dinlence ve spor gibi faaliyetleri kapsamaktadır. GSYH içindeki payı 2018’de yüzde 1.8’dir. GSYH hesaplamalarında kullanılan fi­yatlar şöyle tanımlanmaktadır:

Temel fiyat:
Bir birim mal ya da hiz­met üretimi ve satışı sonucunda üreti­cilerin eline geçen bedel olup, bu bedelden satıcı tarafından ödenmesi gereken vergilerin çıkarılması ve sübvansiyon­ların eklenmesiyle elde edilen değerdir.

Üretici fiyatı, üretilen mal veya hiz­metin bir birimi için üretici tarafından alıcıdan alınabilen miktardan alıcı­ya fatura edilmiş her türlü KDV veya benzer çıkarılabilir vergiler düşülerek ulaşılan değer olarak tanımlanabilir. Üretici tarafından faturalandırılmış her türlü ulaştırma bedelini hariç tutar.

Alıcı fiyatı, satın alan tarafından ürün­ler için gerçekte ödenen fiyattır ve ürün üzerindeki vergilerden sübvansiyon­ların çıkartılması ile elde edilir. Ancak, ürünler üzerinde uygulanan KDV gibi çıkarılabilir vergileri kapsamaz. Satın alan tarafından gerekli zaman ve yerde teslim alma işlemi için ayrıca ödenen herhangi bir ulaştırma maliyeti hariçtir.