Akamatsu uçan kazların mümkün olan en az enerji ile en uzun süre uçmasını ve öndeki kazın yorulunca yerini arkadakine bırakmasını örnek alarak gelişen ülkelerin gelişmişlere nasıl yetişeceği konusunda araştırmalar yapmıştır. Öncü şirketlerin, sektörlerin ve ülkelerin açtığı yoldan diğerlerinin de ilerleyebildiğini düşünen Akamatsu analizlerini üç düzeyde yürütmüştür. Sektör içi, sektörler arası ve ülkeler arasındaki işbölümünün benzer şekilde değiştiğini fark eden Japon iktisatçı örnek olarak tekstil sektörünü incelemiştir. Japonya tekstil sektöründe ihracatını artırdıktan sonra tekstilden elde ettiği sermaye birikimini teknolojik yoğunluğu daha yüksek sektörlere aktarmıştır. Japonya’da ücretlerin yükselmesi sonrasında Güney Kore, Tayvan ve Hongkong tekstil sektöründe ihracata başlamıştır. Güney Kore ve Tayvan’da ücretler yükseldikçe ve kaynaklar otomotiv, beyaz eşya ve elektronik sektörlerindeki yatırımlara akınca bu kez tekstil sektörü Kamboçya, Vietnam ve Laos gibi ülkelerde ön plana çıkmıştır.
Teori 60’lı yıllardan sonra gelişen bir ülkede sanayi dallarının teknolojik düzeyinin yükseltilmesine de uygulanmıştır. Burada tekstilden gemi inşa sanayine ve bir sonraki aşamada otomotive ve ileri elektronik sanayilerine geçiş söz konusu olmaktadır. Teorinin diğer bir uygulama alanı da belirli bir bölgedeki ülke gruplarında olmuştur. Geliştirilen modelde göç eden kazların en önünde Japonya’nın bulunduğu ardından Güney Kore, Çin, Malezya gibi ülkelerin geldiği varsayılmaktadır. Modelin her üç düzeydeki açıklamalarında diyalektik bir dinamizm anlayışı egemen olmaktadır. Modelde yabancı sermaye yatırımlarının, sanayinin bölgesel aktarımını kolaylaştırdığı ve yeni teknolojileri öğrenme sürecini hızlandırdığı da vurgulanmaktadır. 21. yüzyılda Uçan Kazlar Teorisi’nin uluslararası yönü daha çok ilgi görmekte, endüstriler arası ve endüstri içi analizler geri planda kalmaktadır.
Türkiye’nin Uçan Kazlar Teorisi’nde vurgulanan süreçlerden yararlanması sınırlı düzeylerde kalmıştır. 1948 ile 1952 arasındaki kısa dönemli ithalat liberalizasyonu ardından yerli girişimciler üretime başlamıştır. Yerli üretimden ihracata geçiş aşaması çok uzun sürmüş ancak 90’lı yıllarda ihracat artış eğilimine girebilmiştir. Diğer bir sorun da endüstriler arasındaki geçişte ortaya çıkmıştır. İhracatta teknolojik düzey, gıda sanayisi ve tekstilden, demir-çelik ve otomotive kadar yükselmiş ancak ileri elektronik ve ilaç sanayilerine güçlü bir geçiş yapılamamıştır.