(Consumption expenditures, consumer spending) Ekonominin genel durumu, tüketim harcamalarının artmasına veya azalmasına neden olur. Özel tüketim harcamalarındaki her artış milli gelir değerlerine de yansır. Ekonominin genel durumu ve nüfusun bileşimi, tüketim harcamaları üzerinde şu etkileri ortaya çıkarır:
- Dayanıklı tüketim eşyalarına yönelen talebin artması bir canlanma belirtisi olarak kabul edilir.
- Ekonominin durgunluğa girdiği dönemlerde önce konut ve otomobil, daha sonra beyaz ve elektronik eşya üretimi ve satışları azalır.
- Gıda ve dayanıksız tüketim eşyaları sektörleri durgunluktan daha az zarar görür.
- Tüketim harcamaları aile bireylerinin bulunduğu yaş gruplarına göre de değişiklik gösterir. Tüketim eğilimi gençlik dönemlerinde daha güçlüdür.
- Orta yaştakiler, yaşlılıkları ve emeklilik dönemleri için para biriktirmeyi ön plana alarak tüketim konusunda daha muhafazakâr davranırlar.
- İnsanların hayata bakış açıları da tüketim eğilimlerini etkilemektedir. 90’lı yıllardan önce ailelerin en büyük hedefi, çocuklarına ev ve benzeri emlak bırakmaktı. Bunun için gerektiğinden fazla tasarruf edilir, ev ve benzeri varlıkların yaşamak için satılması ayıp sayılırdı. Ancak daha sonra değişen değerler, bugünü yaşamayı da önemli kıldı.
Ailelerin tüketim mallarına para harcaması aşağıdaki eğilim ve göstergelerden etkilenir:
- Faiz oranlarının ve özellikle tüketici kredisi faiz oranının yükselmesi tüketim eğilimini zayıflatır.
- Enflasyon beklentisi “Fiyatlar yükselmeden ihtiyacımız olan malı alalım” düşüncesi nedeniyle ailelerin harcama eğilimini güçlendirir.
- Serveti oluşturan kalemlerdeki değer artışı, insanlara bir rahatlık duygusu verir ve harcamalar artar.
- Sosyal statü ve prestij kazanmak isteyen toplum kesimleri tüketime hız verebilir. Türkiye’de toplumsal sınıflar arasında, sınıf atlama güdüsünün hayli güçlü olması tüketim harcamalarını artırır.
- Ekonomik istikrarsızlık ve kriz korkusu, aileleri zor günler için para biriktirmeye yöneltir ve harcama artışı hızını keser.