(Industry cluster) Sanayi kümelenmesi belirli bir alanda üretim yapan firmaların, tedarikçi yan sanayi kuruluşlarının ve ilgili diğer kurumların coğrafi olarak yoğunlaşmasıdır. Bu kümelenmelerde firmalar ülke çapında ve küresel anlamda rekabet ederek verimliliklerini yükseltmektedir. Sanayi kümelenmesi veya benzer bir anlam taşıyan iş kümelenmesi (business cluster) 20. yüzyılın son çeyreğinde güncel anlamını kazanmıştır. Kümelenme ekonomisi (agglomeration economy) konusundaki ilk çalışmalar 1890 sonrasında Alfred Marshall tarafından yapılmıştır. ABD’nin California eyaletinde 50’li yıllarda Hollywood film endüstrisinin faaliyeti, kümelenmenin yararlarını ortaya koymuştur.
70’li yıllarda aynı eyaletteki Silicon Valley kümelenmesindeki dijital icat ve inovasyon yoğunluğunu etüt eden yönetimbilimci Michael Porter, 1990 yılında yayınladığı The Competitive Advantage of Nations (Ulusların Rekabetçi Üstünlüğü) adlı kitabında sanayi kümelenmelerini incelemiştir. Nobel ödüllü Paul Krugman 1991’deki Geography and Trade ( Coğrafya ve Ticaret) adlı kitabında bu olgunun ekonomik boyutunu ele almıştır, Porter, 21. yüzyılda liman ve diğer ulaştırma imkânları, ucuz işgücü ve doğal kaynaklar gibi geleneksel mukayeseli üstünlük unsurlarının artık eskisi kadar önemli olmadığını belirtmiştir. Porter’a göre modern ekonomide önemli olan firmaların girdilerin verimli kullanımının ve inovasyonun sürekliliğinin geçmiş dönemlere göre daha sosyal bir ortamda gerçekleştirilmesidir. İnsanlar arasındaki sosyal ilişkilerin güçlü olması, kümelenmenin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Benzer hedefleri olan girişimcilerin aynı coğrafi mekânda faaliyet göstermesinin tartışma, fikir alışverişi, örnek alma ve yarışma gibi unsurlarla girişimciliği ve yenilikçiliği teşvik ettiği anlaşılmıştır. 2000 yılından sonra gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sanayi kümelenmesi konusunda çalışmalar yapılmış, yeni sanayi öbekleri kurulmuştur. Kuruluş aşamasında siyasal karar organlarının inisiyatifi önemli olmasına rağmen, bu tür sanayi kümelenmeleri girişimcilik geleneğinin güçlü olduğu bölgelerde daha iyi sonuç vermiştir. Dikey kümelenmelerde tedarik zincirleri örnek alınırken yatay kümelenmelerde ortak kaynaklardan yararlanma ön plana çıkmıştır. Kümelenme konusundaki başarının ancak aşağıdaki koşulların yerine getirilmesi ile sağlanabileceği vurgulanmaktadır:
Kritik kütle: Herhangi bir konuda yapılan araştırma ve üretim, belirli bir kritik noktayı aştıktan sonra yeni bir hız kazanmaktadır. Kümelenmenin gerçek yararı da ancak belirli bir büyüklüğe ulaşıldıktan sonra ortaya çıkmaktadır. “Havuz”da yeterli sayıda araştırmacı veya girişimci derinliği sağlanamamışsa başarı kazanılması zordur.
Eşik: Kritik kütlenin aşılması ile ortaya çıkan eşiklerin tanımlanmasında nicel ve nitel kriterler kullanılır. Gelişme yolundaki her eşiğin veya fazın oyun kuralları farklıdır.
Ortam: Belirli konuda yapılan yenilik veya atılım, diğer girişimcileri de özendirir ve onların başarı ihtimalini yükseltir. Oluşan kümelenmelerdeki girişimciler bazen rekabet eder, bazen de işbirliği içine girer.
Öncüler: Yenilikçiliğin bir iş yapma biçimi hale gelmesinin yolunu öncüler açar. Bu azimli ve sebatkâr kişiler hem yeniliklerin ortaya çıkarılmasında hem de bunların toplum yararına geliştirilmesinde veya ticarileştirilmesinde başrolü oynar.
Kaynaklar: Ekonomi yönetimlerinin yenilikçi girişimcileri, “eski köye yeni adet getirenleri” koruması ve teşvik etmesi gerekir. Gelişen ülkelerde devlet desteği olmadan kritik kütleye ulaşmak çok zordur.
Türkiye’de ilk kümelenme uygulaması 1961 yılında Bursa’da bir organize sanayi bölgesi (OSB) kurulması ile ortaya çıktı. 90’lı ve 2000’li yıllarda belirli bir dalda uzmanlaşmış OSB’ler oluşturuldu. Yeni dönemde ileri teknoloji alanlarına yatırım yapan kümelenmelerin kurulması ve mevcutların geliştirilmesi gerekmektedir.