Kamu Sektörü Borçlanma Gereksinimi (KSBG)

(Public sector borrowing requirement: PSBR) Kamu kesimi genel dengesi­ne bakıldığında devletin bir yıl içinde toplam olarak ne kadar borçlanması gerektiği hesaplanabilir. Devletin tüm giderleri ile tüm gelirleri arasındaki fark “kamu sektörü borçlanma gerek­sinimi” (KSBG) olarak adlandırılır. Bu fark ancak borçlanma veya para basma yolu ile kapatılabilir. Bu açığın mutlak değerinden çok milli gelire oranı önem­lidir. Bu oranın yüksek olması, devletin borçlanmak için sermaye piyasası­na girmesini zorunlu kılar. KSBG’nin başlıca bileşenleri şunlardır: Merkezi yönetim bütçesi açığı, KİT açığı, yerel yönetimler açığı, fonlar açığı, sosyal güvenlik kuruluşları açığı, döner ser­mayeler açığı ve İşsizlik Sigortası fonu açığı. Bu hesaplar, “açık” yerine “fazla verdiğinde KSBG azalır. KSBG / GSYH oranının yükselmesi ekonomi dilinde “mali kalabalıklaşma” veya dışlama (crowding out) denen ol­guya yol açar. Devletin para piyasasında aşırı ölçüde aktif olması, faiz oranları­nın hep yüksek düzeylerde kalmasına yol açar ve enflasyonist eğilimleri kö­rükler. Bu yüksek oran, özel sektörün borçlanabileceği kaynakları da azaltır. Bu ortamda faiz geliri ile yaşayan ran­tiye sınıfı zenginleşir ve gelir dağılımı bozulur. Yüksek faiz oranları, yatırım eğilimini de zayıflatır. İç borç faiz öde­melerinin artması, bütçeden memur maaşlarına ve kamu yatırımlarına ay­rılan kaynakların göreli olarak daral­masına neden olur. Borçlanma yerine dolaşımdaki parayı artırma yöntemine başvurulduğunda ise enflasyon yükse­lebilir. KSBG / GSYH oranının Türki­ye’de yüzde 4’in üstünde olması tehlike işaretidir. Oranın artış eğilimine girme­si krizin yaklaştığını düşündürür.