Hiperenflasyon

(Hyperinflation) Ekonomik kriz sıra­sında hiperenflasyon olgusu ortaya çık­tığında para değeri büyük bir hızla düşer. Hiperenflasyonun başlangıcı banknot ve kredi hacminin kontrolsüz ve sınırsız artmasıdır. Bu tip enflasyonlar para de­ğerinin kısa sürede sıfıra yaklaşmasıyla sonuçlanabilir. Hiperenflasyon sürecin­de para, değer ölçüsü ve tasarruf aracı olma niteliğini hızla kaybeder.

Aşırı enflasyon döneminde aylık fiyat yükselişleri emisyon genişlemesinin üstündedir. Likit tutulan paranın reel değeri değişkendir ve faiz oranları ile paranın dolaşım hızı çok yüksektir. Hiperenflasyon ortamında banknot­ların değişim aracı olarak gördükleri hizmet de aksar, alışverişler nakit kul­lanılmadan trampa usulü ile yapılmaya başlanır. Sözleşmeler altın veya değerli bir döviz üzerinden imzalanır, reel de­ğerlere talep hücuma dönüşür. Fiyat endeksleri baş döndürücü rakamlara tırmanırken, marjinal tüketim eğilimi azami derecesine ulaşır. Ekonomide servet bölüşümü değişirken, gelir dağı­lımı bozulur. Hızlı bir şekilde para kaza­nan ve enflasyon zenginleri denilen bir kesim belirir ve gelirlerin büyük kısmı sayılı ellerde toplanır. Hiperenflasyon dönemlerinde siyasi ve sosyal huzur­suzluklar da artar, aile bağları gevşer, boşanmaların sayısı ve suç istatistikleri yükselir. Sosyal değer yargıları gelenek­sel ölçülerden kopar, iş hayatında ise ödeme ahlâkı zedelenir.

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Alman­ya, Avusturya ve Sırbistan’da yaşanan yüksek fiyat artışları hiperenflasyonun en bilinen örneklerindendir. Feridun Ergin’in naklettiğine göre Ernest Wageman adlı Alman iktisatçısı 1922 ve 1923 yıllarında yaşanan hiperenflasyonu şöy­le anlatmıştır: “Bir milyon markı olan bir şahıs 1920’de fabrika alabilirdi. 1921’de aynı para bir köşk almaya yetiyordu. Bir milyon 1922’ de bir otomobil fiyatı idi. 1923’ün ilk yarısında, bir milyona ancak bir kat elbise diktirilebilirdi. 1923’ün ikinci yarısında ise bir milyon mark sadece bir tomar basılı kâğıt olmaktan başka değer taşımıyordu. 70’li yıllarda Güney Amerika ülkelerinde ortaya çı­kan hiperenflasyon olgusu 90’lı yıllarda Türk cumhuriyetlerinde ve eski Yugos­lavya’da ekonomileri sarstı. 21. yüzyılda Zimbabve’de görülen hiperenflasyon ise tüm zamanların rekorunu kırdı: Yüksek fiyat artışları nedeniyle 2008 yılında 100 trilyon Zimbabve doları değerinde bir banknot basılmıştı.

Türkiye’de Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nda, 1977-1980 Krizi’nde ve 1994-2001 arasında yüksek enflasyon dönemleri yaşandı ama hiperenflasyon olgusu ile hiç karşılaşılmadı. Ancak 1973 ile 2002 arasında uzun süre yüksek düzeylerde seyreden enflasyon oranları toplumsal dokuyu zayıflattı.