Fayda

(Utility) Bir mal veya hizmetin insan ihtiyacını giderme özelliğidir. Bir ihti­yacın tatmini bahis konusu olduğu için, faydacılık akımını savunanlar ihtiyacı gideren mal ve hizmetler arasında sağ­lık ve ahlâk yönünden bir ayrım gözetil­memesi gerektiğini belirtmişlerdir. Bu fayda anlayışı nedeniyle bazı iktisatçı­lar fayda kavramının ele alınış tarzını eleştirmişlerdir. 19. yüzyılın sonları­na doğru iktisatçılar tıpkı uzunluk ve ağırlık ölçüleri gibi faydanın ölçülebi­lir olduğunu ve tüketicinin bir malın kendisine sağladığı faydayı belirtecek durumda olduğunu varsaymışlardır. Bu fayda kavramı “kardinal fayda” olarak adlandırılmıştır. Gerçek hayatta fayda­nın sayısal olarak ölçülmesi imkânsız olduğu için iktisatçılar sonraki dönem­lerde kayıtsızlık eğrileri analizini geliş­tirmişlerdir. Sıralama anlamına gelen “ordinal” kavramını esas alarak mallar veya malların bileşimleri arasında bir kişinin tercihini gösteren kayıtsızlık analizinde tüketici iki mal arasındaki bir bileşimi diğer bir bileşime tercih ettiğini belirtebilir. Ancak bu analizde karşılaştırma yeterli görülür, rakamla ölçme işlemine girişilmez.

Faydanın ölçülebilir kabul edildiği kar­dinal analizden toplam fayda kavramı üretilebilir. Toplam fayda, bir maldan tüketilen birimlerin sağladığı faydala­rın toplamıdır. Bir malın tüketimi art­tıkça, toplam fayda da artar. Ancak, bu artışın hızı azalan bir seyir izler. Çünkü bir malın sürekli olarak kullanılması durumunda duyulan istek giderek aza­lır. Arka arkaya kullanılan mal, aynı fay­dayı sağlayamaz. İlk birimin verdiği tat­min, ikinci birimin vereceği tatminden fazladır. Tüketilen mal miktarı ile birey tam doyum noktasına geldiğinde fayda maksimum düzeye çıkar. Bu noktanın aşılmasından sonraki tüketim fayda­dan çok zarar getirir. Buna bağlı olarak, tüketilen malın bir birim artırılması sonucu toplam faydadaki artışın be­lirtilmesi, marjinal faydanın bir ölçüsü anlamındadır. Marjinal fayda, tüketilen miktarın bir birim arttırılmasıyla top­lam faydada yaratılan değişmedir.