(Interest rate) Sermayenin geliri olan faiz yüzde ile ifade edilir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde faiz ondalık olarak hesaplanırdı. Örneğin “10’a 12” dendiğinde faiz oranının yüzde 20 olduğu anlaşılırdı. Mevduat faiz oranlarının genellikle aynı dönemdeki enflasyon oranlarının üstünde olması beklenmektedir. Çünkü insanlar paralarının erimesine ve satın alma gücünün azalmasına razı olmaz. Bu nedenle faiz oranları para değerindeki değişimlere ve enflasyon oranlarına karşı çok duyarlıdır. Enflasyon oranı yükseldikçe önce mevduat, ardından kredi faizleri yukarı doğru hareket eder. Bankalardaki vadeli mevduat artış hızı, enflasyon oranının gerisinde kaldığı takdirde, faiz oranlarının yükseltilmesi gündeme gelir. Bu şekilde daha fazla kaynak toplamak amaçlanır. Bütçe ve kamu açıkları devletin kaynak ihtiyacını artırdığında faiz oranları yükselme eğilimine girer. Devletin borçlanması özel sektörün borçlanabileceği kaynakları azalttığı için faiz oranı yükselir.
Faiz oranları, iç talebin çok canlı olduğu ve enflasyonist baskılara yol açtığı dönemlerde yükseltilir. Bu önlem ile paranın, tüketimden tasarrufa çekilmesi ve tüketimin kısılması amaçlanır. Cari işlemler açığının artışı döviz kurlarını yükselttiğinde, tasarrufların liraya yöneltilmesi için de faiz oranları artırılabilir. Mevduatta, dolayısıyla kredilerde reel faiz oranının yüksek olması yatırım kararlarını olumsuz yönde etkiler. Tüketici kredisi faizlerinin yüksek düzeyi, ailelerin harcamaları üzerinde olumsuz etki yapar.
Faiz oranların düşürülmesi, ekonominin bir durgunluk içinde bulunduğu zamanlarda gündeme gelir. Mevduat faizi ile birlikte kredi faiz oranı da gerileyeceği için, kredi kullanımı artar ve ekonomide canlanma başlar. Mevduatta ve iç borçlanma senetlerinde faiz oranlarının düşüşü, hisse senetlerine ve dövize yönelen talebi artırabilir.