Döviz Kuru

(Exchange rate) Kur, bir ulusal para değerinin, diğer bir ulusal paraya göre değeridir. Bu değer, diğer mal ve hiz­metlerde olduğu gibi arz ve talebe göre belirlenir. Arz döviz gelirlerine, talep ise döviz giderlerine bağlıdır. Ekonomik bi­rimlerin gelecek ile ilgili beklentileri kur değişikliklerinde ifadesini bulur. Serma­ye hareketleri de arz ve talebi etkiler. En yüksek geliri elde etmek için tüm dünya piyasalarını “dolaşan” paranın bu hare­keti, 1989’dan sonra da Türkiye’deki kur ve rezerv hareketlerinde etkili olmuştur. Kurların düzeyinin ne olması gerektiği konusunda herkes tarafından kabul edil­miş bir kural yoktur. Bazı ekonomistler, bir para biriminin diğerine göre değeri­nin, satın alma güçlerinin karşılaştırıl­ması ile bulunacağını savunur. Belirli bir andaki spot kur, genellikle satın alma gücü paritesi ile hesaplanan kurla aynı olmaz. Ancak bu şekilde hesaplanan kur, para hareketlerinin yönünü ortaya ko­yar. TCMB’nin http://www.tcmb.gov.tr adresindeki sitesinde 1950’den bu yana günlük döviz kurları vardır.

Kurları yükselten etkenler: Bir eko­nomide aşağıdaki etkenler kurların yükselmesine neden olur.

Enflasyonun yükselmesi: Fiyat ar­tışları hız kazanınca, tasarruf sahipleri alım gücü düşen liradan kaçar ve dövize yönelir.

Güvensizlik: Tasarruf sahipleri ülkenin ve ekonominin geleceğine inançlarını yi­tirmişlerse, döviz tutmayı tercih eder.

Dış ticaret açığı: İthalatın ihracattan daha fazla olması ile ortaya çıkan dış ti­caret açığı, döviz kurlarını yükseltebilir.

Cari işlemler açığı: Dış ticaret açığı, turizm ve diğer döviz gelirleri ile ka­patılamazsa cari işlemler açığı ortaya çıkar. Bir dövizi ülke içinde basma im­kânı bulunmadığı için bu açık ancak dış borçlanma ile kapatılabilir. Artan dış borç faiz yükünü de arttırdığı için, bu yöntem bir kısır döngü yaratır.

Düşük faiz oranları: Ulusal paraya verilen faiz oranları enflasyon oranının altındaysa, tasarruf sahipleri dövize yö­nelmeyi düşünebilir.

Dış borç ödemeleri: Devletin ve özel sektörün dış borç anapara ve faiz öde­melerinin yoğunlaştığı dönemlerde kurlarda yükselme eğilimi ortaya çıkar.

Kurları düşüren etkenler: Aşağıda­ki etkenler döviz arzını artırır ve kur­ların duraklamasına hatta gerilemesi­ne neden olur.

Düşen enflasyon: Enflasyondaki düşüş eğilimi döviz tutma eğilimini zayıflatır.

İhracatın artışı: İhracat ve turizm ge­lirlerinin artışı döviz arzını yükseltir ve kur artışlarını yavaşlatır.

Ekonominin geleceğine güven: Eko­nominin geleceği ile ilgili olumlu görüş­lerin yaygınlaşması, yüksek gelir sahip­lerinin, yurt dışındaki paralarının geri dönüşünü hızlandırabilir.

Yüksek reel faiz: İç borçlanmada reel faizin yüksek düzeyi, dövizin bozduru­lup, liraya yatırılması sonucunu doğurur.

Bozdurma eğilimi: Küçük yatırımcı­nın yastık altında tuttuğu dövizi ihtiyaç nedeniyle veya lirayı daha kazançlı gör­düğü için bozdurması da arzı etkileyen faktörler arasındadır.

Borç ertelemeleri: IMF ve diğer ala­caklıların borç ödemelerinin vadesini geriye atmaları da döviz talebini azalta­cağı için kurları gevşetir.

Yabancı sermaye girişi: Kısa vadeli portföy sermayesinin ülke ekonomisine girdiği dönemlerde kur düzeyleri düşer, çıktığı dönemlerde ise yükselir. Bir tesis kurmak için ülkeye giren doğrudan ya­bancı sermaye döviz arzını artırır. Yaban­cıların ekonominin geleceğini pozitif gör­meleri, yerli yatırımcıları da ferahlatır.

ABD faiz oranları: ABD’de dünya­nın başlıca finans merkezlerinde faiz oranlarının yükselmesi durumunda, kısa vadeli sermayenin bir bölümü eko­nomiden çıkacağı için Türkiye’de faiz oranları yükselir.

Kur türleri: Döviz işlemlerinde kullanı­lan terimlerin anlamı şöyle özetlenebilir:

Döviz alış ve satış: Nakit ödemenin yapılmadığı her türlü döviz işlemlerin­de kullanılır. Altın veya ham petrol itha­latındaki fiyat hesaplamalarında döviz alış kuru esas alınır.

Efektif alış ve satış: Nakit olarak ya­pılan döviz alım satımlarında uygula­nır. Normal dönemlerde efektif satış kuru, alış kurundan binde 6 ile binde 8 arasında daha yüksektir. İstikrarsızlık dönemlerinde bu fark açılabilir. Bankaların efektif satış fiyatı, tasarruf­çunun alış fiyatıdır. Bankaların efek­tif alış fiyatı ise tasarrufçunun satış fiyatı anlamına gelir. Döviz alıp satan bir tasarruf sahibinin kazancı, efektif satış değerinden efektif alış değeri çı­karılarak bulunur. Konvertibl olmayan yabancı paralar yalnız efektif olarak alınır satılır.

Ortalama ve spot kur: Spot kur de­yince belirli bir günde geçerli olan ve fiziki olarak alım-satımı yapılan kur akla gelir. Ekonomik hesaplarda aylık ve yıllık ortalama kur değerleri kulla­nılır. Bu değerler 1 ay veya 1 yıl içinde iş günlerindeki kur tutarları toplamının 1 ay veya 1 yıl içindeki işgünü sayısına bölünmesi ile bulunur. Vadeli kurlarda belli bir süre sonrası için alım-satım söz konusudur. Türkiye’de spot döviz piyasası, bankalar arasında ve serbest piyasada yaygındır. Vadeli piyasanın işlem hacmi ise sınırlıdır.

Kurlarla ilgili önemli tarihler: Cumhuriyet döneminde döviz sıkıntısı ekonomiyi özellikle durgunluk ve kriz yıllarında olumsuz etkiledi. Döviz kur­larındaki önemli değişiklikler aşağıda­ki tarihlerde gerçekleşti:

  • 1930 yılının mayıs ayında sterlinin ani yükselişi sonrasında Merkez Ban­kası kuruldu ve döviz giriş çıkışına kı­sıtlamalar getirildi.
  • 7 Eylül 1946’da yapılan bir devalüas­yonla ABD dolarının değeri 1 lira 28 ku­ruştan, 2 lira 80 kuruşa yükseltildi.
  • 4 Ağustos 1958’de yeni bir devalüasyonla doların değeri 2 lira 80 kuruştan 9 liraya yükseltildi.
  • 9 Ağustos 1970 devalüasyonu ile do­ların değeri 9 liradan 15 liraya çıkarıldı.
  • 24 Ocak 1980 devalüasyonu 1977-80 krizine son noktayı koydu. Dolar 47 li­radan 70 liraya yükseldi.
  • 1 Mayıs 1981’de döviz değerini hü­kümetin belirlemesi yerine, piyasada oluşmasını öncelik veren “günlük kur” uygulaması başladı.
  • 29 Aralık 1983’te döviz tutmak ser­bestleşti.
  • 8-9 Ağustos 1989’da dövizin ülke dı­şından girişinde ve ülke dışına çıkışın­da daha serbest bir rejim geçerli oldu.
  • 1 Ocak 2000’de kontrollu kur uygu­lamasına başlandı. Bu uygulama 2001 Krizi’nin patladığı 22 Şubat 2001’e ka­dar devam etti.
  • 22 Şubat 2001’de “dalgalı kur” siste­mine geçildi.