Dolarizasyon

(Dollarization, currency substituti­on) Bir ülkedeki yerleşiklerin değişim aracı, hesap birimi ve değer biriktirme aracı olarak kendi ulusal paraları yerine yabancı para kullanmalarıdır. Tam dolarizasyon, bir ülkenin ulusal parasını tamamen terk edip, yabancı para biri­mini resmi para birimi olarak kabul et­mesidir. Kısmi dolarizasyon; bir ülkede ekonomik birimlerin, yüksek enflasyon ve belirsizlik ortamında ulusal paranın olası değer kaybından korunmak ama­cıyla, ulusal para cinsinden finansal varlıklar yerine yabancı para cinsin­den finansal varlıkları seçmeye başla­masıyla ortaya çıkmaktadır.

Genelde dolarizasyonun ilk aşama­sının, yabancı para cinsinden varlık­ların değer biriktirme aracı olarak kullanılmaya başlanması olan “varlık ikamesi” şeklinde geliştiği görülmek­tedir. Özellikle gelişmekte olan piya­salarda yakın geçmişte sıkça yaşanan bankacılık krizleri, iktisat yazınına varlık dolarizasyonunun yanı sıra “yü­kümlülük dolarizasyonu” kavramını da eklemiştir. Yükümlülük dolarizasyonu, ülkedeki bankacılık ve kamu kesimi dahil olmak üzere tüm ekonomik bi­rimlerin, yabancı para cinsinden büyük miktarda yükümlülüklerinin bulunma­sıdır. Hem varlık hem de yükümlülük dolarizasyonları tek bir başlık altında toplanarak “finansal dolarizasyon” ola­rak nitelendirilebilir. Finansal dolarizasyon, bir ülkedeki yerleşiklerin, hem varlık hem de yükümlülüklerini yaban­cı para cinsinden tutma eğilimleri ola­rak tanımlanmaktadır.

Türkiye’de dolarla sözleşme yapma uygulaması 8-9 Ağustos 1989 kararla­rı sonrasında yaygınlaşmıştır. Ancak 13 Eylül 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar” ile Türkiye’de yerleşik kişilerin, Bakan­lıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarında dolar veya diğer bir dövizle sözleşme yapmaları yasaklanmıştır. Ekonomi yönetimleri, 2015 ile 2020 arasında dolara olan talebi azaltma yö­nünde bazı önlemler almıştır.