Türk Parasının Kıymetini Koruma Ka- nunu’na ilişkin 28 Sayılı ve 29 Aralık 1983 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile döviz rejiminin liberalleşmesi konusunda ilk adım atılmıştı. Döviz işlemleri daha önce yine 1567 sayılı kanuna ilişkin ilişkin 17 Sayılı Karar ve ilgili tebliğler hükümlerine göre düzenlenmekteydi. Bankacılık sisteminde ise 1982’nin sonunda ticari bankalara döviz bulundurma yetkisi verilmiş, sermaye kaçışı engellenmek ve sisteme döviz transferlerinin artması amaçlanmıştı. 28 sayılı karar ile döviz taşıma konusundaki hükümler serbestleştirildi ve bankalarda döviz tevdiat hesabı açma imkânı getirildi. Bu karar, ithal ikamesi stratejisi ile büyüme stratejisini terk edilmesinin ve ihracata dayalı büyüme stratejisine geçilmesinin başlangıcı oldu.
7 Temmuz 1984 tarihli 30 Sayılı Kararname, 28 sayılı kararın yerini almış ve aşağıdaki maddeleri ile döviz rejimini daha da serbestleştirmiştir.
Ayrıca bankalara Merkez Bankası tarafından belirlenen günlük kurun alt ve üst sınırlarında kalmak koşuluyla kendi belirledikleri kurlar üzerinden döviz işlemleri yapma olanağı sağlanmıştır. Döviz rejiminin serbestleştirilmesi sonraki yıllarda devam etti. 29 Haziran 1985’de, bankaların ticari, ticari olmayan ve bankalar arası işlemleri için kendi kurlarını belirlemesine izin verildi. 8-9 Ağustos 1989’da alınan ve 11 Ağustos’taki Resmi Gazete’de yer alan 32 Sayılı Karar Türkiye’nin ülkeler arasında sermayenin serbest dolaşımı rejimine dahil oldu. Bu tarihten sonra Türkiye ekonomisi küreselleşmenin tüm etkilerine açık hale geldi.