(Syndicated loan) Birden fazla bankanın büyük miktarda kredi vermek ve fon sağlamak amacıyla bir araya gelerek geçici olarak oluşturdukları gruptur. Sendikasyon kredisi bir bankanın önderliğinde yürütülür.
(Sen Index) Yoksulluğun şiddetini daha iyi yansıtan yoksulluk ölçümü hesabına yoksullar arasındaki gelir dağılımını da katan ve Amartya K. Sen tarafından önerilen yoksulluk endekslerinden biridir.
(Seignorage) Para basma yetkisini elinde tutan kurumun, bu yetkisi dolayısıyla para basarak elde ettiği reel gelirdir. Para stokundaki değişimin fiyatlar genel seviyesine oranı ile ifade edilir. Enflasyonun sadece para miktarındak
(Greenhouse effect) Kömür, doğal gaz ve petrol gibi fosil yakıtların geniş ölçüde kullanılmasıyla ortaya çıkan karbondioksit, dünya ölçeğinde iklim düzensizliklerine ve yerkürenin ısınmasına neden olmasıdır. Atmosfer ile yeryüzü a
(Free zone) Dış ticaret, vergi, üretim ve ticari etkinlikler konularında önemli muafiyetlerin tanındığı ve teşviklerin verildiği, ülkenin siyasi sınırları içinde olmakla birlikte gümrük sınırı dışında kalan yerlerdir. Serbest bölgel
(Free float) Serbest dalgalanan kur sisteminde ülke parasının değeri piyasa tarafından belirlenmektedir. Döviz piyasasına yapılan müdahaleler, kurların istenilen düzeyde oluşmasını sağlamak yerine bu piyasadaki gereksiz dalgalanm
(Free market economy) Mal ve hizmetlerin bireyler, kurumlar ve şirketler gibi ekonomik karar birimleri arasında herhangi bir engelle karışılaşmadan
değişiminin yapıldığı piyasayı esas alan ekonomik sistemdir. Bu sistemde, han
(Exchange rate) Merkez Bankası ve bankalar dışında döviz büfelerinde oluşan alış ve satış kurlarıdır. Serbest piyasadaki döviz kurlarının Merkez Ban- kası’nın açıkladığı kurlara yakın olması gerekir. Her iki kur arasındaki yüzde 1
(Free trade) Devletin müdahalesi olmadan yapılan ticarettir. 19. yüzyıl ekonomistlerinin önemli bir bölümü, uluslararası işbölümünü ve mukayeseli üstünlük teorisini esas alıp “serbest ticaret” ilkesini savunmuşlardır. Bu çerçeved
(Free trade area) Üye ülkelerin, aralarındaki ticarete gümrük tarifelerine ve miktar kısıtlamalarını kaldırdıkları ancak birlik dışında kalan ülkelere karşı her birinin kendi özel tarifesini uyguladığı iktisadi bütünleşme türlerin
(Hedge fund) Belirli kısıtlamaları en aza indirgenmiş, mümkün olduğunca esnek yatırım stratejisi izlenebilen bir yatırım fonu türünü ifade etmektedir. Kurumların ve sayıca az ama zengin kişilerin yatırım yaptığı bu tür fonların kam
(Capital) Belli bir bedel karşılığı üretim sürecinde üretim faktörlerinden biri olarak yer alan, birden çok dönemde kullanılan, emeğin verimliliğini artıran ve kendisi de üretilmiş olan her türlü araç gereçtir.
(Capital increase) Bir şirketin esas sermayesine karşılık olan hisse senetlerinin bedelleri ödendikten sonra genel kurul kararı ile yeni hisse senedi çıkarılarak şirket sermayesinin artırılmasıdır. Geçmiş dönemlerde bu işlem içi
1- (Capital formation) Bir ekonomide zaman içerisinde sermaye stokunda ortaya çıkan artıştır. 2- (Accumulation of capital) Marksist teoride üretim süreci sonucunda elde edilen artı değerin bir bölümünün sermayeye dönüştürülmesini
(Capital accounts liberalizations) 70’li yılların ortasından başlayarak IMF, OECD ve diğer uluslararası ekonomik kuruluşlar sermayenin ülkeler arasında serbest dolaşımını destekledi. Sermaye hareketlerinin serbestleşmesi küreselleş
(Capital / output ratio) Bu terim gerçekleştirilmiş yatırımların milli gelirde sağladığı artışı tanımlar. Sermaye stokuna K, milli geliri Y denildiğinde K / Y ortalama sermaye / hasıla oranıdır. Sermaye stokuna yapılan yeni ekleme
(Capital export) Bir ülkedeki yerleşik kişilerin diğer ülkelerdeki doğrudan yabancı sermaye yatırımıdır.
(Capital import) Dış ülkelerdeki yerleşik kişilerin bir ülkeye doğrudan yabancı sermaye yatırımı ve dolaylı yabancı sermaye yatırımı biçiminde gerçekleştirmiş oldukları yatırımdır.