Yönetişim

(Governance) Yönetişim günümüzde “birlikte yönetim” anlamında kulla­nılmaktadır. Yönetim döneminde ürün veya hizmetin kalitesi ön planda tutu­lurken, yönetişim döneminde temel kavram “yaşam kalitesi” olmaktadır. İşçilerin, tüketicilerin, tesis çevresin­de yaşayan insanların ve giderek tüm toplumun yaşam kalitesini düşüren bir firma yöneticisi artık başarılı sa­yılmamaktadır. Yeni dönemde yaşam kalitesinin yükseltilmesi hedefi, firma yönetiminin çevredeki sivil toplum kuruluşları, merkezi ve yerel yönetim ile işbirliği yapmasını zorunlu kılmak­tadır. Yeni dönemde şirket yönetimi teknik verimlilik ile birlikte sosyal verimliliği de dikkate almak zorunda kalmaktadır.

Geçen yüzyılda yönetimin başarısını değerlendirmek için ürün kalitesine ve bilançoya bakılırken, günümüzde içinde bulunulan ortama sağladığı ya­rar veya verdiği zarar da büyüteç altına alınmaktadır.

İyi yönetişime sahip bir şirket büyük­lü küçüklü tüm hisse senedi sahiple­rinin hakları güvence altına alındığı için, borsada daha fazla ilgi görür. İşin ağırlık merkezinde tüketici ve talep yer aldığı yeni dönemde insanın üretici ve tüketici olarak odak noktasına konması bir zorunluluk olarak kabul edilir.

Yönetişim, aşağıdaki dört temel ilkenin hayata geçirilmesi ile gerçek anlamını bulur:

Katılım: Yönetimdeki söz ve karar yet­kisinin hem firma içinde hem de firma dışında paylaşılması, teknik verimlilik ile sosyal verimliğin arasında en ideal dengenin kurulmasını sağlar. Katılım, hem çalışanların hem de çevredeki in­sanların yaşam kalitesini yükseltir.

Şeffaflık: Yolsuzluk ve rüşvetin önlen­mesi için ulusal ve uluslararası muha­sebe standartlarının belirlenmiş olma­sı ve bunların kamuoyuna açıklanmış olması gereklidir.

Firmanın performansı ile bilgilerin herkesin anlayacağı bir şekilde formüle edilmesi sağlanmadığı takdirde şeffaf­lık ilkesi bir işe yaramaz.

Hesap verebilirlik: Firma yönetimi­nin, her tür faaliyetinin sorumluluğunu üstlenmesi ve topluma karşı hesap ver­me zorunluluğunu duyması gerekir.

Öngörülebilirlik: Firmanın uygula­dığı strateji ve politikaların önceden belirlenmiş olması ve yönetimdeki is­tikrar yönetişimde büyük önem taşır. Yönetim kurullarının işin yapılmasına daha fazla katkı sağladığı firmalar orta vadede daha hızlı büyür.

Çevredeki halkın, yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve kamu­oyunun görüş ve itirazlarının dikkate alınması ise firmanın gelişmesine yeni bir ivme kazandırır. Yönetişim, yaban­cı sermaye girişini de hızlandırabilir. Öngörülebilirlik, yatırımlar açısından büyük önem taşır. Birinin yaptığını, diğerinin bozduğu, orta vadede uygu­lanacak strateji ve politikalar konu­sunda netliğin bulunmadığı bir ülkede yerli ve yabancı sermaye yatırım yap­mak istemez.