(Change of corporate culture) Şirket kültürünün değişmesi, ülkelerdeki kültürün değişmesi kadar çok uzun süreler gerektirmez ama bu değişim üç-dört yılda tamamlanacak bir süreç de değildir. Uzun yıllar boyunca vizyondan değerlere, çalışanlar arasındaki ilişkilerden, iş yapma ilkelerine kadar sayısız unsurun iç içe geçmesi ile oluşan kültürel dokuyu kısa sürede değiştirmek isteyenler umduklarını bulamaz. Alelacele uygulanan değişim programları, çalışanları bir “kültür şoku” ile karşı karşıya bırakır. Şirkete bir belirsizlik hatta panik ortamı egemen olduğunda, işler kötüye gidebilir. Bu nedenle akılcı yöneticiler, kültürü kısa vadeli bir programla değiştirmeye girişmez. Bunun yerine işyerindeki tutum ve davranışların, ilke ve kuralların zamanla değiştirilmesini amaçlayan bir programın uygulanması çoğunlukla iyi sonuç verir. Değişim programlarının tepeden inme yöntemlerle yürütüldüğü ve çalışanlara değişimin mantığının anlatılmadığı şirketlerde, her yeni uygulamaya karşı bir direnç başlar. Bu direnç bazen açık, bazen de gizlidir.
Ulusal planda olduğu gibi şirketler açısından da kültür ithalatı sonuç vermez. AB’den veya ABD’den yönetim modeli ithal etme çabaları, eninde sonunda başarısızlığa uğrar. Doğru olan, ülkedeki yaşayan kültürden ve şirketi geliştiren iş kültüründen yararlanarak kendine özgü örgütlenmeler ile tutum ve davranış ilkeleri geliştirmektir. Bu konuda en olumlu örnek olarak Toyota’daki şirket kültürü gösterilebilir. Toyota yönetimi, son 40 yılda Japon kültürünü, Batı’dan aldığı unsurlarla zenginleştirerek, örnek alınacak bir iş kültürü geliştirmiştir. Şirket veya kurum yöneticileri mevcut kültürü derinlemesine etüt ettiklerinde, bu kültürün bazı unsurlarının evrensel ilkeler doğrultusunda geliştirilmeye uygun olduğunu keşfedebilirler. Var olan kültüre dayanan değişim programlarına karşı oluşan direnç asgari düzeye iner. Farklı bir ülkede ve farklı bir kültürel ortamda başarılı sonuçlar vermiş bir değişim programının aynen uygulanması ise çok güçlü olan bir akıntıya karşı kürek çekmek gibidir.
Kültür ve strateji ikilemi: Yönetim bilimlerinin ünlü gurusu Peter Drucker, tüm eserlerinde, kültürü değiştirme veya yabancı bir kültürü ithal etme çabalarının sonuç vermeyeceğini şöyle vurgulamıştı: “Yeni yüzyılın koşulları, davranış bilimlerindeki değişimi gerekli kılmaktadır. Fakat bunu gerçekleştirecek olan ‘kültürün değişmesi’ değildir. Kültür, nasıl tarif edilirse edilsin, çok dayanıklı ve kalıcıdır. Gerçek hayatta davranış biçiminin değişmesi, sadece var olan kültüre dayandığı takdirde mümkün olur.” 2005 yılında hayatını kaybeden Drucker’dan sonra Ford şirketinin üst düzey yöneticilerinden Mark Fields ünlü yönetim gurusunun “Kültür, stratejiyi kahvaltıda yer” dediğini söylemişti. Drucker’ın aynı konuda ve aynı içerikte çok sayıda makalesi bulunmasına rağmen bu alıntının gerçek kaynağı 2017’ye kadar bulunamamıştı. Ancak kültürün stratejiden daha önemli olduğu görüşü bu arada tüm iş dünyasında yaygınlaşmıştı.