Kriz Yönetimi

(Crisis management) Kriz, bir sistem­de beklenmedik bir zamanda ve koşul­larda ortaya çıkan olumsuz bir durumu tanımlar. Kriz, kişilerden örgütlere, kurumlardan toplumlara ve ekonomilere kadar her birimde ortaya çıkabilir. Kriz beklenmedik bir zamanda ortaya çıkar. Çünkü beklenen tehlikelere ve sorunla­ra karşı yöneticiler gereken önlemleri alırlar ve kriz yaşanmaz. Yöneticilerin elinde olmayan dışsal koşullardaki ani bir değişim ortaya çıktığında yöneticiler hazırlıklı değilse kriz, sistemin tüm faa­liyeti üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Krizin içsel nedenleri arasında kurum yöneticilerinin iş ortamındaki değişime uyum önlemlerini zamanında alama­maları da vardır. Kriz konusunda alına­cak önlemler üç aşamada incelenir:

Kriz öncesi hazırlıklar: Krizlerin za­rarını asgariye indirmek için kamu ve özel sektördeki tüm yöneticilerin, acil durum yönetimi konusunda aşağıdaki hazırlıkları yapmaları gerekmektedir:

Erken uyarı sistemleri: Bir felaket riskinin bulunduğu her yerde insanlar, tehlikenin ne kadar yakında olduğunu bilmek, imkânı varsa riski azaltmak is­ter. Erken uyarı sistemleri (early war­ning systems) bu güvence arayışının ürünüdür. Bu tür sistemler, yaklaşan tehlikenin ayak seslerinin algılanmasını sağlar. Deprem konusunda çaresiz kalın­sa da erken uyarı sistemleri, diğer doğal afetler, salgın hastalıklar ve ekonomik krizler konusunda kayıpları mümkün olan en düşük düzeye indirebilir.

Önlem senaryoları: Krizlerin orta­ya çıkaracağı olası zararlar konusunu, farklı risk düzeylerine göre irdeleyen senaryolar, kurumların ve yöneticile­rin krize karşı daha hazırlıklı olmasını sağlar. Bu konulara önceden kafa yorul­ması sayesinde beyinde oluşan “gelecek belleği”, tatsız olay patladıktan sonra ortaya çıkacak belirsizliğin ve çaresizli­ğin azaltılmasına katkıda bulunur.

Kriz yönetim planları: Her kriz ve fe­laket senaryosu için ayrı ayrı hazırlana­cak kriz yönetim planları, tepki süresi­ni en aza indirir ve olaya en kısa sürede müdahale edilmesine imkân verir. Bu tür bir planın bulunmadığı durumlarda sonuç düzensizlik ve kargaşadır.

Kriz sırasındaki önlemler: Kriz pat­ladığında şu konularda gerekeni yap­mak can kayıplarını veya zararı müm­kün olan en düşük düzeye indirir:

Şeffaflık: Mevcut durum ve olası teh­likelerle ilgili tüm bilgiler, kamuoyuna açıklanmalıdır. Bu açıklamalar, yöne­time karşı duyulan güveni artırır. Bazı gelişmeler saklandığı takdirde “fısıl­tı radyosu” devreye girer ve olumsuz olaylar iyice abartılır. Açıklamalar, çelişkilerin ortaya çıkmaması için tek bir sözcü tarafından yapılmalıdır. Kit­lelerle iletişimde herkesin kolaylıkla anlayabileceği bir dil kullanılmalıdır. Zor dönemlerde yönetimlerin sloganı “Her şeyi anlat! Zamanında ve açıkça anlat!” olmalıdır.

İletişim ve lojistik: Krizle ilgili bilgi­lerin belirli bir merkezde toplanması, olayın gerçek boyutunun bir an önce kavranmasını ve tepki süresinin kısal­tılmasını sağlar. Sonraki aşamada krizle ilgili üst yönetimin yönergelerini yerel birimlere aktaracak tüm iletişim kanal­larının açık tutulması gerekir. Yardım ve teknik desteğin zamanında ulaştırıl­ması ise dağıtım ve lojistik planlarının önceden hazır olmasına bağlıdır.

Krize müdahale: Olay merkezi yöne­timde gerçek boyutuyla algılandığı ve tüm hazırlıklar iyi yapıldığı takdirde, yerel ve alt yönetim birimleri, gerekli müdahaleyi tam zamanında ve en etkili şekilde yapar. Müdahalede yerel birim­lere, üst yönetimin yönergeleri dahilin­de olmak kaydıyla, azami özgürlük ta­nınması gerekir. Aksi takdirde, felaket bölgesindeki birimler, atacakları her adım için merkezden emir ve yönerge bekler, işler yavaşlar.

Kriz sonrası: Normalleşme ve yeni krizlere karşı hazırlığın başarısı ise şu iki adımın atılmasına bağlıdır:

Onarım çalışmaları: Kriz sona er­dikten sonra yaraların nasıl sarılacağı konusunda kriz yönetim planındaki esaslara uyulması şarttır. Kriz sırasın­da şeffaf davranan ve kitlelere güven veren bir yönetim, onarım döneminde de halktan en güçlü desteği alabilir.

Değerlendirme: Kriz öncesinde ve sırasında bilim ve teknolojinin tüm im­kânları kullanıldığında, kriz sonrasın­da normale dönüş daha sıkıntısız olur. Krizden gerekli dersler çıkarıldığında ve deneyimler iyi irdelendiğinde, yöne­timler bir sonraki krize teslim olmaz ve daha etkin bir mücadele verebilir.