Kişisel Gelişim

(Self-improvement, personal develop­ment, self-help, personal growth) Ge­çen yüzyılın son çeyreğine kadar kişisel gelişim bireyler için acil bir sorun de­ğildi. O yıllarda aileler gençlere, meslek ve kariyer seçimi konusunda destek verebilirdi. 21. yüzyıldaki hızlı değişim büyüklerin öğütlerinin gençler için ya­rarlılığını azalttı. Eskiden deneyimsiz okul mezunları bir işe kolaylıkla girebi­lir, iş ortamında kendisine yol göstere­cek kıdemli elemanlar bulabilirdi. Son dönemde şirketler en az üç yıllık dene­yim ve özel nitelikler aramaya başladı. Kişisel gelişime yönelen ilginin diğer bir nedeni de fakülte ve yüksekokul me­zunu sayısındaki hızlı yükseliş oldu. Bu yükseliş işgücü piyasasındaki rekabeti artırdı. Toplumda bireysel kimliğin ve tercihlerin öneminin kavranması da ki­şisel gelişime yönelen ilgiyi güçlendir­di. Bu ilgi, kişisel gelişim için “kestirme yollar”, “mucizevi formüller” ve “sıkış­tırılmış programlar” öneren kitapların ve kursların sayısını tırmandırdı.

Konu ile ilgili her yayın veya kurstan bir şeyler öğrenme imkânı bulunsa da kişi­sel gelişim konusunda kısa sürede so­nuç alınması çok zordur. Kişisel gelişim yolunda başrol öğrenme sürecindedir. Kişi bilgi stokunu, sonu gelmez bir öğ­renme tutkusu ve araştırma merakı ile artırdığı takdirde kişisel gelişimin yarı yolunu almış olur. Kişisel gelişim süre­cinde eleştirel ve analitik düşünce yön­temlerinin kullanılması, katma değer yaratan iş fikirlerinin geliştirilmesini sağlayabilir. İnsanla ilgili bilgi ve de­neyim birikiminin beslediği duygusal zekâ, belirli bir işte yükselmeyi kolaylaştırır. Kişisel gelişim, ancak üç temel unsura dayandırıldığında kalıcı ola­bilir: Ölçülü gelişim iradesi, öğrenme tutkusu ve bir üretim heyecanı kişisel gelişimin itici gücüdür. Çünkü tutku ve heyecan, sezgiyi berraklaştırır, zekâyı keskinleştirir. Tutkular, gözlem, analiz ve deneyimle beslendiğinde kişisel geli­şim konusunda mesafe almak mümkün olabilir. Yeni bilgi ve beceriler edinen kişi hayata karşı daha donanımlı olur. Kişisel gelişim ancak irade, beyin eme­ği ve bilgi birleştiğinde gerçekleşebilir. Kişisel gelişim, günümüzde en önemli “iş güvencesi” sayılmaktadır. Yetenek­lerini geliştirenler, bıkmadan, usanma­dan yeni bilgilerin ve becerilerin peşin­de koşanlar, işsiz kaldıklarında daha kolay iş bulabilmektedir.

Kişi kendi kavrama ve iş yapma tarzı­nı belirlerse, kişisel gelişim sürecinde daha iyi sonuçlar alabilir. Öğrenme yön­temlerinden hangisinin uygun olduğu­nu da en iyi bireyin kendisi belirleyebi­lir. Kişi, yetenek, bilgi ve becerilerinin gerçekçi bir envanterini yapmalı, ardın­dan toplam zihinsel sermayesini, günün gerektirdiği entelektüel sermaye ile kar­şılaştırmalıdır. Belirlenen eksiklikler bir öz eğitim programı ile giderilebilir.

Kişisel yol haritası: Her bireyin ge­lecek ile ilgili bugünden ulaşılmaz gö­rünen bir hayali, uzaklardaki bir hedefi vardır. Ancak gelecek için yol hazırlığı yapılmadığında hayallerdeki hedef hep uzaklarda kalır. Hayat yolunda ilerler­ken varmak istenilen hedefleri açık ve net bir şekilde belirlemek ve kişisel ge­lişimdeki her yeni aşama için bir vade biçmek gerekir. Belirlenecek hedefler mümkün olduğu ölçüde iddialı olmalıdır. Hayatın sıkıntıları, beklenmedik olaylar ve koşulların değişimi iddialı hedeflere ulaşmayı zorlaştırınca insanlar vasat sonuçlarla yetinmek zorunda kalabilir. Ancak işin başında vasat hedeflere razı olunduğunda yıllar sonra gelinen nokta kişiyi tatmin etmeyebilir. Gelecek için hedef belirlenirken kariyer amaçları ile mutluluk anlayışının bir bileşkesini al­mak yararlı olur. Kişisel gelişim için ha­zırlanan yol haritasının içini yıl yıl, hafta hafta doldurmak gerekir. Belirli bir süre sonra ulaşılmak istenilen nokta için her gün bir şeyler yapılmalıdır. Bu tek kişilik yolculukta kendisiyle yarışacak olan bi­rey, kendisiyle barışık olmaya ve kendini aşacak bir performans göstermeye gay­ret etmelidir.

Paralel kariyer: Küreselleşme ve yo­ğun rekabet döneminde, bir işyerinde uzun süre çalışıp yine bu işyerinden emekli olma imkânı azaldı. Çalışanla­rın tek bir işyerinde çalışma süresi or­talama olarak dört-beş yıla kadar indi. Bu ortamda kişilerin, kendilerini daha sonra farklı işlerde çalışabilecek şekil­de yetiştirmeleri gerekmektedir. Uz­manlaşma süreci, geniş bir genel kültür ve sektör bilgisi üzerine inşa edildiğin­de, bireyler farklı iş imkânlarını daha kolay algılayabilir. Aşırı uzmanlaşma ise çalışanın farklı işlerde başarılı ol­masını engeller. Bir işte çalışanlar, ilgi duydukları diğer sektör ve alanlarda­ki gelişmeleri takip ettikleri takdirde, uzun süre işsiz kalmaktan kurtulabilir. Bu tür bir “paralel kariyer” veya “gölge iş” kişilerin mevcut işindeki perfor­manslarına da katkıda bulunabilir.

Kariyerde “ikinci yarı”: İnsan haya­tının uzaması ve emeklilik aylıklarının yetersizliği, bireylerin 50 ile 75 yaş ara­sında tam zamanlı, yarı zamanlı veya evlerinde çalışma imkânlarını araması ile sonuçlandı. 25 yaş ile 50 yaş arasın­da ücret düzeyine göre iş tercihi yapan­ların bir bölümü de 50 yaşından sonra severek yapacakları başka bir işte çalış­mayı tercih etti. Bu durumda kişisel ge­lişimini sürdürmek yalnız gençler için değil orta yaşlılar için de bir zorunluluk haline geldi. Çalışma hayatının ikinci yarısında başarılı olmak isteyenler, yeni iletişim tekniklerini ve bilgisayar kulla­nımını öğrenmeye öncelik verdi. Kendi mesleklerindeki teknolojik gelişmeleri takip edenler emekli olduklarında da iş bulabildi veya kendi işini kurabildi.