İnsan Kaynaklarının Gelişim Süreci

Ekonominin gelişmesi ve toplumsal de­ğerlerin değişmesi işçilerin ve tüm ça­lışanların yönetimindeki yaklaşımları da değiştirdi. Türkiye’de işçiler ve diğer çalışanlar ilgili işlevlerin adları ve içerik­leri 1950’den sonra şu evrelerden geçti:

Bordro memuru: Fiyat ve kalite reka­betinin az olduğu ve ekonominin içe ka­panık olduğu dönemlerde insan kayna­ğına önem verilmezdi. Geçen yüzyılın 50’li yıllarında işçiler ve diğer görevli­lerle ilgili işler, tek bir masada ve mu­hasebe bölümlerinde görevli bir memur tarafından yapılırdı.

Personel servisi: Sanayinin gelişme­si ve şirketlerde çalışan işçi sayısının artmasından sonra personel servisleri yaygınlaştı. 60’lı yıllarda ayrı bir oda­da çalışan personel servisleri, işçilerle ilgili çeşitli sorunlarla ilgilenmekteydi. Ancak bu servis genel müdüre değil ida­ri ve mali işler servisine bağlıydı. Servis bir odadaki personel şefi ve iki-üç ele­mandan oluşurdu.

Personel müdürlükleri: Sanayi ve hizmetler sektörü şirketlerinin geliş­mesi ile 70’li yıllarda personel müdür­lükleri kuruldu. Müdürlük doğrudan genel müdüre bağlı olarak çalışıyor, karmaşıklaşan iş mevzuatında uzman­laştığı için üst yönetimden saygı görü­yordu. Toplu sözleşme görüşmelerinde de personel müdürleri önemli bir rol oynuyordu. Müdürlükte bilgili uzman kişiler, zaman ve hareket etütleri gibi yöntemler üzerine araştırma yapıyor­lar, verimliliği artırmanın yollarını araştırıyorlardı. Ancak çalışmalar “in­san” değil hâlâ “iş” odaklıydı.

İnsan kaynakları: 90’lı yıllarda, önce büyük şirketlerde insan kaynakları (İK) bölümleri kurulmaya başlandı. Bu bölümlerde çalışanların sorunları ele alınmakta, hem çalışanı hem de şirketi gözeten çözüm yolları araştırılmaktay­dı. Bordro ve benzeri zahmetli işleri bilgisayarlar yapınca, bölüm çalışanları uzmanlaşmaya vakit buldu ve “çalışan­ların memnuniyeti” de temel işlevler arasına girdi. 1994-2001 dönemindeki üç krizde, yalnız işçilerin değil, orta ka­deme yöneticilerin tasfiyesi sürecinde görev alan İK bölümleri epey yıprandı. Şirket birleşmeleri de İK bölümlerinin iş yükünü artırdı. Şirketlerde “yönetişim” yaklaşımının önem kazanması İK bölümlerine yeni görevler yükledi. Bilgili ve yetenekli elemanların istih­damını gerektiren yeni teknolojiler ve otomasyon, İK bölümlerinin daha bi­limsel ve gerçekçi işe alım politikaları izlemelerini zorunlu kıldı.