(Emotional intelligence) Duygusal zekâ kavramı ilk kez, Michael Beldoch tarafından 1964 yılındaki bir makalesinde kullanılmıştır. Howard Gardner’in 1983’te ortaya attığı “çoklu zekâ teorisinin gördüğü ilgiden sonra duygusal zekâ konusundaki araştırmalar artış göstermiştir. Wayne Payne’in doktora tezinde kavram ayrıntılı bir şekilde işlenmiş, Peter Salovey ve John Mayer incelemelerini oluşturdukları bir model çerçevesinde sürdürmüşlerdir.
Bu gelişmeleri yakından takip eden Daniel Goleman adlı bilim gazetecisi 1995 yılında yazdığı bir kitapta duygusal zekâ ile ilgili tüm gelişmeleri özetlemiştir. Goleman’ın kitabının gördüğü ilgi üzerine konu hakkında yeni yayınlar da, bu kavrama yönelen eleştiriler de artmıştır.
Duygusal zekâ kişinin kendisinin ve başkalarının duygularını tanıma, anlama, sezme ve yönlendirme yeteneğidir. Goleman’a göre duygusal zekâ, kişinin zorluklar karşısında direnmesini, stresi denetlemesini ve empati duygusu ile çevresindekiler ile olumlu ilişkiler kurmasını sağlayabilir. Bu tutum ve davranışlar aile hayatına uyum sağlama ve iş hayatında başarı konularında olumlu etki yapabilir. Bazı yazarlar, işe girişte bilinen zekâ katsayısının daha önemli rol oynamasına karşılık işte terfi konusunda duygusal zekânın daha etkili olduğunu savunmuşlardır. Kamuoyunda gördüğü yaygın ilgiye karşılık duygusal zekâyı ölçme konusunda henüz görüş birliği sağlanamamıştır.