(Reaction to change) Değişime karşı insanlarda ve toplumlarda ortaya çıkan direnci anlamak ve bu direnci azaltmak için değişime tepki sürecini yakından izlemek gerekir. İnsanlar alıştığı şekilde yaşamak ve çalışmak ister. Ayrıca ekonomideki veya işyerindeki bir değişikliğin insanı işinden, makamından edeceği düşünülür. Gelecek ile ilgili belirsizlik insanları korkutur. Bazıları değişimin yukarıdan aşağıya dayatılmasına tepki duyar.
Değişime duyulan tepkinin, kabullenmeye ve içselleştirmeye dönüşmesi süreci yedi aşamalıdır. İlk aşamada şaşkınlık vardır. Değişikliğin sonunun nereye varacağı bilinmediği için insanlar donup kalır. Değişim, taşları yerinden oynattığında, kişi mevcut konumunu ve huzurunu kaybetme endişesi içine düşer. İkinci aşamada kişi şoku atlatmak için değişimi önemsiz gibi göstermeye çabalar veya tümüyle inkâr eder. Daha sonra kuşku ve heyecan aşaması başlar. Değişimin artık bir gerçek olduğu fark edildiğinde çaresizlik ve endişe duyguları yoğunlaşır. Özgüvenin dip yaptığı bu aşamadan sonra kişi değişim olgusunu ister istemez kabullenir ve olayları akışına bırakarak pasif bir pozisyona geçer. Beşinci aşamada değişime uyum göstermek için bazı denemeler yapılır ama duygusallık hâlâ egemendir. Altıncı aşamada kişi sakinleşmiş ve ne olup bittiğini anlamaya başlamıştır. Sürecin son aşamasında kişi değişime tamamen uyum gösterir. Değişimin içselleştirildiği bu dönemde kişi tutum ve davranışlarını değiştirir.
Bazı insanlar bu yedi aşamalı süreci tamamlayamaz. Kimisi inkâr aşamasında takılıp kalır, kimisi de çaresizlik dönemini aşamaz. Bu kişiler sonuna kadar değişime direnç gösterir. Değişim sürecinin yönetiminde yapılan hatalar da bu direncin kronikleşmesine yol açabilir.