Değişim Mühendisliği

(Reengineering) 70’li yılların ortasın­dan sonra küreselleşme ile malların serbest dolaşımı dönemi başlayınca fiyat rekabeti keskinleşti. Aynı dönem­de elektronik iletişim teknolojisinde çığır açan yenilikler görüldü ve ilk ki­şisel bilgisayarlar pazara çıktı. Üçüncü değişim dalgası pa­zardaki devrim idi. İşin ağırlık noktası arzdan talebe, üretici­den tüketiciye doğru kayma­ya başladı. Şirketler bu üçlü değişim dalgasına perakende önlemlerle uyum göstermeye gayret etti. Ancak bu çabalar beklenen sonuçları vermedi. Değişime tam anlamı ile uyum için şirketin bütününü kapsa­yan ve çalışma yöntemlerini kökten değiştiren yeni bir bakış açısına ihtiyaç duyulmaktaydı.

Bu ihtiyacı karşılayan bilim insanla­rından biri de ABD’li Michael Ham­mer oldu. Hammer 1990’da yazdığı bir makalede “reengineering” kavramını açıkladı. Hammer dönemin tanınmış danışmanlarından James A. Champy ile 1995’te yazdığı kitapta, Türkçeye “değişim mühendisliği” diye çevrilen bu kavramın ana hatlarını açıkladı. Kitaptaki temel tez şöyle formüle edil­mişti: Şirketin tüm süreçleri elden ge­çirilmelidir. Parçalı önlemler işe yara­maz. Üretim adeta fabrikalar yeniden kuruluyormuş gibi yeniden örgütlenir­ken, şirketin inovasyon potansiyelinin de güçlendirilmesi hedeflenmelidir. Üretim süreçleri yeniden tasarlanma­lı, kalite ve tüketiciye odaklanma ön planda tutulmalıdır. İş yapma tarzının yeniden tasarlanması değişim mühen­disliğinin önemli bir unsuru olmalıdır. Hammer, “Değişimin kapsamı ne ka­dar geniş tutulursa, başarı da o kadar büyük olacaktır” demekteydi. “Reengineering”, üretim süreçlerinin yenilenmesini, şirketin yeni kuruluyormuş gibi yapılanmasını ve yeniden örgütlenmesini öngörmekteydi. Böylece, verimlilik, döngü süresi ve kalite ko­nularında çarpıcı ilerlemelerin sağla­nabilecekti. Bu yöntemde, tasarımdan üretime kadar tüm süreçlerin gözden geçirilmesi ve radikal düzenlemeler yapılması gerekmekteydi. Bunlar ara­sında işletmelerin temel yetenekleri­ne dönmesi ve şirketteki örgütsel kat­manların azaltılması da vardı. 1990 ile 2000 arasında ABD’de ve dünyanın di­ğer ülkelerindeki şirketlerde “değişim mühendisliği” yaygın olarak kullanıldı. “Reengineering” bir geçiş dönemi yön­temi idi ve yeni koşullara uyum sağla­nınca işlevini tamamlamış oldu. Bazı yazarlar, Hammer ve Champy’i tüm ön­celiği süreçlerin yenilenmesine verdiği ve insanı göz ardı ettiği için eleştirdi. Değişim mühendisliği 90’lı yıllardaki yaygınlığını, yeni yüzyılda koruyamadı.