Bütünleyici Düşünce

(Integrative thinking) Bütünleyici dü­şünme tarzı, “Ya onu ya da bunu tercih et” şeklindeki ikili sınırları aşan bir yol gösterir. Bu tarz düşünce, alternatif çözümün avantajlarını ortadan kaldır- maksızın bir çözümün avantajlarını bü­tünleştirme olanağı sağlar. Yeni iki fikir üzerine düşünenler, sadece bir model üzerine düşünenlere kıyasla bir adım ön­dedir. Bütünleyici düşünce, olasılıklar, çözümler ve yeni fikirler üretir. Gelenek­sel tarzdaki düşünce tarzı ise çözümleri, bulunması olanaksız köşelerde saklar ve yaratıcı bir çözümün mümkün olmadığı illüzyonunu besler. ABD’li bilim insanı Roger Martin’in Türkçeye Ters Açı adıy­la çevrilen kitabında incelediği bu dü­şünce tarzının şirketlerdeki uygulaması şu aşamalardan geçmektedir:

Öne çıkan faktörleri belirlemek: Hedeflenen sonucu etkileyecek tüm faktörlerin dikkate alınması olayın tüm yönleri ile görülmesini sağlar.

Nedensellikleri analiz etmek: Fak­törler ve değişkenler arasındaki neden-sonuç ilişkileri araştırılırken çok yönlü düşünmek, bulunacak çözümün uygulanma ve başarı ihtimalini artırır. Bu aşamada geçmiş dönemlerdeki yö­neticilerin sorunları birer birer ele alıp, birbirinden bağımsız parça başı çözümler arama alışkanlığından uzak durulması gerekir.

Tüm çözümleri dikkate almak: Bir olası çözüm uğruna diğerinden vazgeç­mek yerine, iki farklı düşünce arasın­daki yapıcı ve diyalektik gerilim orta­mında, en olumlu çözüme ulaşmak için gayret gösterilmelidir.

Soruna bütünsel bakmak: Kararı şir­ketin farklı fonksiyonlarına göre ufak parçalara bölerek çözmeye çalışıldığın­da vasat ve yetersiz bir sonuç kaçınıl­maz olur. Sorunun bağımsız parçaları üzerinde düşünürken, olayın bütünü göz önünde tutulduğunda bulunan çö­züm tüm birimler için olumlu sonuç verir.