Bürokrasi

(Bureaucracy) Fransızcada “bureau” masalara kaplanan çuha anlamına ge­lir. “Cratos” ve “cratia” kelimeleri eski Yunancada güç, idare ve egemenlik kavramlarını tanımlar. “Masa başından yönetim” veya “masada çalışanların egemenliği” anlamında “bürokrasi” ke­limesi ilk kez 1751 yılında Fransız dev­let adamı Vincent de Gournay tarafın­dan ülkenin yönetimindeki aksaklıkları eleştirmek için kullanılmıştır. Alman sosyolog Max Weber “ideal bürokrasi” modeli üzerinde fikir üretmiş ve bürok­rasinin olumlu işlevlerini vurgulamış­tır. Weber, vatandaşlara kanunlara uy­gun olarak aynı kuralları uygulayan iyi örgütlenmiş bir bürokrasi sisteminin toplumlar için gerekli olduğunu savun­muştur. Türkiye’de bürokrasi denilin­ce devlet işlerinin gereksiz yere uzun formalitelerle yapılması akla gelir ve bu tutum “kırtasiyecilik” olarak adlan­dırılır. Devletlerin, icrai sorumluluğa önem vermesi, işin ihmali ve geciktiril­mesi konusunu önlemek için yeterin­ce önlem almaması, memurları halkın gözünde yıpratmıştır. “Bugün git, yarın gel” diyerek işin tamamlanmasını uza­tan memurlar da özellikle tek parti dö­nemlerinde tepki toplamıştır.

Bazı bürokratların rüşvet ve yolsuzluk olaylarına karışması da bürokrasinin görüntüsüne zarar vermiştir. Bir bölüm devlet memuru kendilerini neredeyse devletin sahibi gibi görürlerken, bazı siyasetçilerin memurlara, her denileni yapmaya mecbur emir kulları olarak bakması, her dönemde sorunlar ortaya çıkarmıştır. Bürokrasi devlette doğmuş ve gelişmiştir ama bürokrasinin yol aç­tığı sorunlar özel sektörde de görülmek­tedir. Özel sektör kuruluşları büyüyüp geliştikçe bürokrasi güçlenmekte ve işler yavaşlamaktadır. Bürokrasi, her iki sektörde de varlığını sürdürmek için yeni kurallar koymakta, yeni görevler ve makamlar ihdas etmekte ve gücünü ar­tırmaya çalışmaktadır. Bürokratik yapı ve örgütlenmeler 21. yüzyılda yeni bir eleştiri dalgası ile karşı karşıya kalmış­tır. ABD’li sosyolog Richard Sennet, Weber’in “demir kafes” olarak adlandırdığı bürokratik yapının yavaş işleyişi, kural­cılığı ve katılığı ile yeni kapitalizmin ihtiyaçlarını karşılayamadığını 2007’de yayınlanan The Culture of New Capita­lism adlı kitabında vurgulamıştır.