(Commitment) Kişi, kendini saran ev, iş ve mahalle ortamında yoğun bir ilişkiler ağı içindedir. Ağın bağlantı noktalarında küçüklü büyüklü görevler, işler ve kurallar vardır. Görevler hakkıyla yerine getirildiğinde ilişkiler ağı kalıcı, toplumsal doku da sağlam olur. Bu sağlamlık önemli veya önemsiz görülen her işin ciddiye alınması ve mümkün olanın en iyisinin yapılması ile ortaya çıkar. Adanmışlık duygusu, insanlara saygıdan kaynaklanır, yapılan işlerin kalitesini yükseltir. Adanmışlık duygusunun kaynağında “gönül” vardır. Kişi bir işi “gönüllü” olarak yaptığında tüm yetenek ve becerilerini devreye sokmaya meyillidir. Kişi bir işe gönlünü kattığında, gönül kelimesinin içerdiği sevgi, heyecan, tutku, düşünce, yürek, hatır, istek ve ilgi gibi duygular da devreye girer. Bu duyguların ortaya çıkardığı zihin aydınlığı, aklın en verimli şekilde çalışmasına katkıda bulunur.
Tek tek iş veya görevler şişirilerek, baştan savma ve “gönülsüz” bir şekilde yapıldığında ailede, işyerinde ve giderek toplumun bütününde yaşam kalitesi düşer. Aksaklıklar ve eksiklikler çoğaldıkça, insanlar en mükemmeli hedeflemek yerine sıradanlığa ve çirkinliklere alışmaya, razı olmaya başlar.
İnsanın bir işe kendini vermesi ve sarılması, en basit işte bile belirli bir zihinsel yoğunlaşma ve çaba ister. Makam, mevki, yaş ve servet farkına bakılmadan tüm insanların, hatta tüm canlıların ve doğanın saygıyı hak ettiğine inanan kişi işini her zaman ciddiye alır. Saygı duygusu, kişide yalnız “Bu işi yapmalıyım” düşüncesine hayat verir. Sahneye “sevgi” girince, kişi “Bu işi en iyi şekilde yapmalıyım” diye düşünür. Saygıda aklının ve vicdanının sesine kulak veren kişi, sevgi söz konusu olduğunda tüm benliği ile davranır. Özenle yapılmış bir iş, diğer insanlara bir saygı ve sevgi sinyali gibidir. Bir jest, bir ince düşünce, bir hoşluk ile kendini belli eden özen, diğer insanlara duyulan olumlu duyguların sonucudur. Verilen sözler ve umutlar adanmışlık ile ete kemiğe bürünür. Ancak adanmışlık duygusunu, kendini işine kurban eden aşırı bir fedakârlıkla karıştırmamak gerekir.
Örgütsel anlamı: Adanmışlık kişisel olduğu kadar örgütsel anlamda da önemlidir. Bir yöneticinin görevi şirketin bir bütün olarak belirli hedeflere yönelmesini sağlamaktır. Örgütsel anlamda adanmışlık esasında bir tür “psikolojik sözleşme” gibidir. Yönetim, bu sözsüz sözleşmede kendine düşenleri yapmazsa, başlangıçtaki üretim heyecanı zamanla tavsar. Yöneticilerin, çalışanların önerilerini işgüzarlık olarak gördüğü iş ortamlarında adanmışlık duygusu zamanla solar, söner. Adil bir ücret sistemi ve şirket içi demokrasi ise adanmışlık duygusunu kuvvetlendirir. Katı bir hiyerarşinin hüküm sürdüğü ve saygının yalnız makama endekslendiği işyerlerinde, insanlar yalnız kendilerinden bekleneni yapar.