Fiyatlar Genel Düzeyi

(General price level) Bir ekonomide belli bir dönemde üretilen tüm mal ve hizmet fiyatlarının ortalama düzeyini tanımlar.

Fiyatların Dondurulması

(Price freeze) Mal ve hizmet fiyatların­daki artışların, ekonomi yönetiminin gelirler politikasının bir aracı olarak idari bir kararla belirli bir süre için en­gellenmesidir.

Fiyat Liderliği

(Price leadership) Hâkim durumdaki veya diğerlerinin lider kabul ettiği bir teşebbüsün fiyatlarını değiştirdiği ve piyasadaki diğer teşebbüslerin bu fiya­tı benimseyip takip ettiği durumu ifade etmektedir.

Fiyat Marjı

(Price range) Bir hisse senedinin se­ans içinde önerilebilecek en düşük (ta­ban) ve en yüksek (tavan) fiyat aralığını oluşturur. Fiyat marjı her hisse için baz fiyatın yüzde 10 altı ve üstü şeklinde otomatik olarak hesaplanır.

Fiyat Mekanizması

(Price mechanism) Bütün iktisadi ka­rar birimlerini kaynakların kıtlığı ko­nusunda bilgilendiren, karşılanmasına öncelik verilecek ihtiyaçlar konusunda ikna eden ve iktisadi karar birimleri arasındaki haberleşmeyi fiyat sinyali arac

Fiyat Önceliği

(Price priority) Hisse senetleri piyasa­sında daha düşük fiyatlı satım emirleri­nin daha yüksek fiyatlı satım emirlerin­den; daha yüksek fiyatlı alım emirlerinin, daha düşük fiyatlı alım emirlerinden önce karşılanmasını ifade eder.<

Fiyat Politikası

(Price policy) 1- Devletin piyasanın işleyişini etkilemek, yön vermek ve istenilmeyen bazı sonuçları önlemek amacıyla uyguladığı kararların tümü­nü ifade eder. 2- Bu terim işletmelerin ürettiği malın fiyatını belli bir düzeyde tutma

Fiyat Rekabeti

(Price competition) Üretilen malda bir değişiklik olmamasına karşın, firmala­rın aralarındaki rekabet sonucunda fi­yatı düşürmeleridir.

Fiyat Sıkıştırması

(Price squeezing) Fiyat sıkıştırması, rekabet hukukunda pazardaki hâkim durumun kötüye kullanılması kapsa­mında değerlendirilir. Bu uygulama bir ürünün hem toptan hem de perakende pazarında faaliyet gösteren bazı firma­lar rakipleri

Fiyat Sübvansiyonu

(Price subsidy) Ekonomi yönetimleri­nin tarım sektöründe üretici gelirlerine istikrar kazandırmak amacıyla belirle­diği hedef fiyat ile piyasada oluşacak fi­yat arasındaki farkı satışın belgelenmesi koşuluyla üreticiye doğrudan öden

Fiyat / Temettü Oranı

(Price-dividend ratio: PDR) Hisse se­nedi fiyatının, bir önceki yılın hisse başı temettüye bölünmesiyle hesaplanan ve hissenin getirisini gösteren orandır.

Fiyat Teorisi

(Price theory) Arz ve talebi belirleyen iktisadi karar birimlerinin davranışla­rına egemen olan kuralları inceleyerek fiyatın oluşum ve değişim nedenlerini araştıran iktisat biliminin bir dalıdır.

Fiyat Tüketim Eğrisi

(Price consumption curve) Tüketicinin geliri, diğer malların fiyatları ve tercih­ler sabitken, mallarından birinin fiya­tının değişmesi nedeniyle oluşan en iyi tüketim bileşimlerini gösterir. Eğri bu bileşimlerin geometrik yeridir.<

Fiziki Sermaye

(Physical capital, real capital) Makine ve teçhizat biçimindeki sermaye için kullanılan bir terimdir. “Fiziki sermaye malları” ve “sermaye malları” olarak da adlandırılır.

Fizyokratlar

(Physiocrats) “Fizyokrat” terimi eski Yunancada doğa anlamına gelen “ phy­sis” ile kuvvet veya düzen anlamına gelen “kratos” kelimelerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuştur. Türkçeye “doğa düzeni” olarak çevrilen Fizyokrasi

FOB

(Free on board) Malların geminin gü­vertesine geçtikten sonra her türlü hasar, kayıp ve harcamaların alıcının sorumluluğunda olduğu F grubu teslim yöntemidir.

Fon

(Fund). 1- Belirli bir alandaki etkinliğin gerçekleştirilmesi için ayrılmış para veya aynı işlevi gören varlıkların tümü­dür. 2- Gerçek veya tüzel kişiler adına finansal kurum tarafından işletilen kaynağa da fon denir.

Fon Akımları Hesabı

(Flow of funds account) Ekonominin çeşitli kesimleri tarafından ödünç alı­nan ve verilen fonların kaydının tutul­duğu hesaptır.

Fon Çevirme Yaklaşımı

Conversion of funds approach) Bankaların fon kaynaklarını ve yükümlülüklerini, aynı vadeye sahip varlıklara dönüştürerek dengelediği finansal yö­netim yaklaşımıdır.

Fonksiyon

(Function) 1- Bağımsız değişkenler ile bağımlı değişken arasındaki ilişki­nin matematiksel ifadesidir. 2- Her­hangi bir şeyin gördüğü iş, görev veya iş yeteneğidir.