(Focusing on consumer) Geçen yüzyılın büyük bölümünde “iş”in merkezi firma yönetimiydi ve “arz” önemliydi. 1970’den önceki dönemde sanayiciler ne üretirse, tüketiciler onu satın almak zorundaydı. Büyük şirketlerin yöneticilerine karşı eli mahkûm olan tüketici bu anti-demokratik tutuma karşı sesinin yükseltemiyordu. Bu durum 1980’den sonra değişti ve iş dünyasında yeni oyun kuralları ortaya çıktı. Son sözü pazarın, talebin ve tüketicinin söylediği yeni bir dönem açıldı. Tüm ülkelerde İkinci Dünya Savaşı sonrası kuşakların daha eğitimli olması, ailelerin gelirlerinin yükselmesi sayesinde tüketiciler seslerini yükseltebildi. Küreselleşme sürecinde rekabetin keskinleşmesi ve ülkeler arası ticaretin artması ise tüketicilere yeni tercih imkânları sundu. İş dünyasının ağırlık merkezini yeni dönemde bundan böyle arzın itmesi değil pazarın çekimi belirlemeye başladı. Arz, sunum ve sürüm gibi kelimeler eski ekonomi ile birlikte giderek gözden düştü. 80’li yılların başından itibaren şirketler, dizayn, üretim, dağıtım ve pazarlama süreçlerini talep ağırlıklı anlayışa göre yeniden yapılandırmak zorunda kaldı. Tüketicinin ve pazarın “çekim”ine karşı direnenler dünyanın en büyük şirketleri bile olsa güç kaybetmekten kurtulamadı.