(“Aged” population) Türkiye nüfusundaki yaşlanma eğiliminin ilk belirtileri 80’li yıllarda ortalama ömrün uzaması ve doğum oranının düşmesi ile başladı. 1980’de 61 yıl olan ortalama ömrün, sürekli olarak yükselmesi, 65 yaş ve üstü nüfusun, toplam nüfus içindeki oranını istikrarlı bir şekilde artırdı.
Örneğin 2005 yılında, nüfusun yüzde 5.9’u 65 yaş ve üstündeki kişilerden oluşuyordu. Bu oran 2018 yılında yüzde 8.5’e kadar yükseldi. Ancak bu oran, AB’deki yüzde 17’lik ortalama değerin şimdilik epey altında kalmaktadır. Yaşlı nüfus oranının artması şu gelişmeleri ortaya çıkarabilir:
- Ortalama ömür süresinin uzaması ve emekli maaşlarının yetersiz düzeyi nedeniyle, bireysel emeklilik sistemleri özellikle 2020 yılından sonra hızlı bir gelişme gösterebilecek.
- Yalnız yaşlılara hizmet vermek için tasarlanmış geriatri klinikleri ve hastaneleri gelecek yıllarda büyük ilgi görecek. Fizyoterapi ve yaşlılara bakım hizmetleri de zamanla gelişecek.
- Yedi-sekiz kişilik geniş ailede yaşlılara yönelen dayanışma ve bakım geleneğini çekirdek ailede sürdürmek zor olacağı için, belirli bir konfora ve fizyoterapi dahil tıbbi tedavi imkânlarına sahip özel huzurevlerine yönelen talep gelecek yıllarda artacak.