(Moore’s Law) Intel’in kurucularından Gordon Moore, 1965’te elektronik iletişimdeki ilerlemenin olağanüstü hızını şu tespit ile somutlaştırmıştı: “Chip (yonga) teknolojisindeki gelişmeler, bilgisayarların kapasitesini, maliyet artışı olmadan her 18 ile 24 aylık bir süre içinde, iki katına çıkarır.” Daha önce Fairchilds şirketinde çalışan Moore, formüle ettiği yasanın günlük hayatta ne gibi sonuçlar ortaya çıkaracağı konusunda berrak bir vizyona sahipti.
Moore, 60’lı yılların ortalarında yarıiletkenler konusundaki teknolojik gelişmelerin sonuçları hakkındaki düşüncelerini şöyle açıklamaktaydı: “Tümdevreler (birleşik devreler) gelecekte ev bilgisayarları veya merkezi bir bilgisayara bağlı terminaller, otomobillerdeki otomatik kontrollar ve kişisel taşınabilir iletişim araçları gibi harika buluşların gerçekleşmesini sağlayabilir.” Amerikalı mühendis daha 1965’te bilgisayarlar, cep telefonları ve sürücüsüz otomobiller konusunda bir vizyona sahipti.
Sonraki yıllarda bu öngörü, formüle eden kişinin adı ile “Moore Yasası” olarak anıldı. Bu yasa 1965 yılından 2016’ya kadar hep doğrulandı. Bu yasanın hayata geçirilmesi sayesinde her tür ileri elektronik parça, cihaz ve modülün fiyatı sürekli olarak ucuzladı. Kapasite artışı ile ucuzlamanın bir arada gerçekleşmesi, iletişimden genetiğe, çekirdek fiziğinden tıbba, malzeme bilgisinden tarıma kadar her alanı etkiledi. Cep telefonları, akıllı telefonlar ve benzeri cihazların kullanımı giderek yaygınlaştı. Moore Yasası’nın geçerliliği 2017-2020 döneminde zayıflama eğilimine girdi. Ancak elektronik cihazlardaki gelişmenin, detaylara inilerek ve ince ayar olarak devam edeceği tahmin edilmektedir. Transistorların daha da küçülmesi nanoteknoloji için bir doping etkisi yapabilecektir. Nanoteknolojideki gelişmelerin ise yarıiletken parçaların minyatürleşmesine katkıda bulunması beklenmektedir.