Fırsat Penceresi

(Window of opportunity) Demografik geçiş süreci, nüfus artış hızının düştüğü bir ortamda kişi başına milli geliri artı­rabilecek bir potansiyel etkiye sahiptir. Bu süreç içinde 15-64 yaşları arasında­ki nüfus diğer biri ifade ile potansiyel işgücü arzı sürekli olarak artacağı için ekonominin hızlı büyümesi imkân da­hiline girebilir. Ancak bunun için artan çalışabilir çağdaki nüfusa istihdam ola­naklarının sağlanması ve işgücünün ka­litesinin ve verimliliğinin yükseltilmesi gerekir. Bu kalkınma imkânı ve potansi­yeli, sosyal bilimciler tarafından “fırsat penceresi” olarak adlandırılır. Bu süreç­te çocuklar da daha iyi bakım ve eğitim imkânlarına kavuşabilir ve gelecekteki ekonomik kalkınma sürecine daha fazla katkıda bulunabilir.

Türkiye’de fırsat penceresi süreci şöyle gelişmiştir: 1975 yılında 15-64 yaş ara­sındaki çalışabilir çağdaki nüfusun sa­yısı 22.1, 0-14 yaş arası çocukların sa­yısı 16.3 milyondu. Doğurganlık hızının düşüşü nedeni ile sonraki yıllarda 0-14 yaş grubunun nüfusundaki artış sınırlı oldu. Buna karşılık çocuklara bakmak­la yükümlü olabilecek 15-64 yaş arası yetişkin nüfusun sayısı aynı dönemde yüzde 100’ü aşan bir artış oranı saye­sinde 2018’de 55.6 milyon oldu. 0-14 yaş arası çocukların sayısı 19.2 milyon­da kaldı. 1975’de çocuk sayısının 15-64 yaş arasındaki nüfusa oranı yüzde 73.8 iken, bu oran 2018’de yüzde 34.5’e ge­riledi. Diğer bir ifadeyle her 100 çocu­ğun yetiştirecek veya geçimine katkı sağlayacak kişi sayısı 1975’te ortalama olarak 135 kişi olurken bu ortalama sayı 2018’de 290 oldu.

2020 sonrası dönemde 0-14 yaş arası ço­cuk sayısı 20 milyon dolayında kalırken yetişkin sayısı bir süre daha artacak. Bu nüfus trendi ekonomiye ve girişimcilere aşağıdaki yararları sağlayacak: 80’li yıl­larda ailelerde dört-beş çocuğa bölünen bakım eğitim ve yetiştirme parası gele­cek dönemlerde ikiye bölünmeye devam edecek. Çocuk başına daha fazla gıda, sağlık ve eğitim harcaması yapıldığında, 21. yüzyılın ikinci çeyreğinde Türkiye, daha sağlıklı ve eğitimli bir kuşak kaza­nacak. Çocuk sayısının hızlı artmaması nedeniyle mevcut okul ve derslik açığı kapatıldıktan sonra, yeni okul yapımı yerine kaynakları, mevcutların kalite­sini yükseltmeye harcama imkânı doğacak. Böylece eğitimin ortalama kalitesi yükselecek. İstihdam ve ailelerin gelir­leri arttıkça, çocuklar daha uzun süre okuma imkânına kavuşacak. Kreşlere ve çocuk yuvalarına yapılan yatırım, kadınların ekonomik hayata daha fazla katılımına imkân vereceği için yüksek getiriler sağlayabilecek. Çocuklara yö­nelik gıda, giyim eşyası ve oyuncak sa­tan alışveriş merkezlerinin cirosu artış eğilimini sürdürecek.