Çalışanların kaygıları son iki yıldır azalmıyor

Ekonomik koşullar gibi küresel sorunlar ve modern yaşamın getirdiği zorluklar hayatın her alanına sirayet ederek çalışanların kaygı, stres ve depresyon seviyelerini artırıyor. 100’ü aşkın ülkede 250 binin üzerinde çalışana hizmet sunan kurumsal esenlik çözümü Wellbees’in verilerine göre son iki yıldır psikologlarla yapılan görüşmelerde ilk sırayı kaygı alırken bunu romantik ilişkiler, depresyon, stresle başa çıkma ve ebeveyn-çocuk ilişkileri takip ediyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Çalışanların kaygıları son iki yıldır azalmıyor

Bir iş gününün sonunda başını yastığa kaygılardan, stresten uzak bir şekilde koyabilmek, çalışanlar için giderek daha zor bir hale gelmeye başladı. Özellikle pandemi ile birlikte başlayıp süregelen küresel belirsizlikler ve ekonomik krizlerin yanına ebeveyn-çocuk ilişkileri veya romantik ilişkilerde yaşanan sıkıntılar da eklenince çalışanlar son yıllarını kaygı, depresyon ve stres ile geçirdi. 100’ü aşkın ülkede 250 binin üzerinde çalışana hizmet sunan kurumsal esenlik çözümü Wellbees, çalışanların son iki yıldır Wellbees psikologlarına başvuru nedenlerini analiz etti.

Ağustos 2022 - Ağustos 2024 dönemini kapsayan verilere göre çalışanların Wellbees psikologlarından randevu talep etme sebeplerinde ilk beş sırayı kaygı, romantik ilişkiler, depresyon, stresle başa çıkma ve ebeveyn-çocuk ilişkileri aldı. Bu beş konu başlığı tüm başvuruların yüzde 70’ini oluştururken diğer başvuru sebepleri arasında ise öfke kontrolü, iş yaşamı ve duygusal beslenme öne çıktı.

Kadınlar kaygı, erkekler romantik ilişkiler nedeniyle başvuruyor

Psikologlar ile görüşen çalışanların yüzde 71’ini kadınlar oluşturdu. Kadınların görüşme sebeplerinde kaygı, erkeklerde ise romantik ilişkiler ve evlilik konusu ilk sırada yer aldı. Wellbees psikologlarından Merve Gürsoy, erkeklerin kadınlara göre daha az psikologla görüşmelerinde toplumsal rollerin de etkili olduğuna dikkat çekti.

X ve Z kuşağının başvuru nedeni aynı: Ebeveyn-çocuk ilişkileri

Wellbees’in verilerine göre iş hayatında pek çok konuda çatışma yaşayan X ve Z kuşağının ortak noktalarından biri de psikologla görüşme nedenleri. Buna göre X ve Z kuşağı, psikologlara en çok ebeveyn-çocuk ilişkileri hakkında danışıyor. Y kuşağında ise romantik ilişkiler ve evlilikler ilk sırada yer alıyor. Gürsoy bu durumu, “Sosyal etkileşimin hayatımızda büyük etkisi var. X ve Z kuşağı da ortak çevrede bulunup birbirlerinden etkilendikleri için psikoloğa başvuru nedenleri ortak olabiliyor. Y kuşağında ise durum biraz daha farklı. Çünkü yetiştikleri döneme bağlı olarak beklentileri ve farkındalıkları, X ve Z kuşağına göre ciddi değişkenlik gösteriyor” şeklinde yorumladı.

"Yönetilemeyen durumlar ve belirsizlikler kaygıları artırıyor"

Özellikle pandemi ile birlikte dünyanın gündemindeki belirsizliklerin arttığını söyleyen Psikolog Merve Gürsoy, “Pandemi süreci, insanların sağlık endişelerini tetiklerken deprem gibi doğal afetler ise ölüm korkusunu ve sevdiklerini kaybetme endişesini artırdı. Ekonomik krizlerle beraber gelen işsizlik korkusu da çalışanların üzerinde büyük bir stres kaynağı yarattı. Kontrolü kendi ellerinde olmayan bu belirsizliklerle başa çıkamayan bireylerin ruh sağlığı olumsuz etkileniyor ve depresyona kadar uzanan bir süreç yaşanabiliyor” dedi. Gürsoy şöyle devam etti; “Çalışanların kaygılarının bu kadar yüksek olduğu bir dönemde şirketlerin aksiyon almaları gerekiyor. Ekonomik kaygıların azaltıldığı, esenlik uygulamalarının hayata geçirildiği, kuşak çatışmalarının son bulduğu bir iş ortamında çalışanların kaygıları azalırken mutlulukları ve iş yerlerine olan bağlılıkları da artıyor.”

Yaşam