Yerel, geleneksel ürünleri ve onları kullanan esnafı daha fazla sahiplenmeliyiz
Hatay yolculuğumun ikinci gününde tedarik konusunda çok önemli bir konuya parmak basıyor aşçı Ali Mürdün Usta. En büyük şikâyeti istediği ürünleri artık bulamamak. “Ben yaparsam tam yaparım ya da yapmam!” diyor.
Kültürel mirasımızın yanı sıra gastronomik değerlerimizin yok olmamasını, unutulmamasını sağlama ve gerekli tedbirleri almanın kadim Anadolu mutfak kültürüne karşı borcumuz olduğu gerçeğine Hatay’a iki gece üç günlük gezimde bir kez daha tanık oldum. Deprem sonrasında bu mirasın sürdürülebilirliğini sağlamak zorundayız. Yoksa sahip olduğumuz bu kadim toprakların büyük zenginliğini geleceğe nasıl taşıyabiliriz?
Hatay esnafının bugünkü durumunu yerinde görmek, onlarla konuşmak için Hatay yolculuğumun ikinci günü, deprem sonrası yeni adresleri olan prefabrik evlerde, konteynırlarda hizmet vermeye çalışan lezzet noktalarını da ziyaret ettim, alışveriş yaptım. Unutmayalım, bölgede ekonomiyi yeniden canlandırmak için oralardan yapılacak alışverişlerin çok büyük önemi var. Dört bir koldan şehri yeniden ayağa kaldırabilmek yolunda müthiş bir çaba gösteriyorlar.
Ali Mürdün
Şehrin en iyi aşçısı olarak gösterilen Ali Mürdün’ün mekânındaki yemeğimize Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Lütfü Savaş da katıldı. Ali Usta da prefabrik bir evde hizmet veriyor. Bir huyu var, getirdiğini yiyeceksin, yemezsen küsüyor! 62 yaşında. 55 senedir mesleğin içinde. Mahalli yemekler yapıyor ve baba mesleği olan lokantacılığı ikinci kuşak olarak sürdürüyor. Depremde evi yıkılmış, enkazdan eşiyle birlikte altı saat sonra kendi imkânlarıyla kurtulabilmişler. Lokantası da yıkılan, ancak memleketini terk etmeyen Mürdün, daha önceden tanıştığı Big Chef’s kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Gamze Cizreli’den İstanbul’da restoran açması konusunda teklif almış. Ali Usta’nın “Hatay’ı, Antakya’yı terk etmem” yanıtı üzerine BigChefs olarak Ali Mürdün’e prefabrik bir restoran açma konusunda destek vermişler.
Kendisi de personeli de çadırlarda kalıyor. En büyük şikâyeti istediği ürünleri artık bulamamak. “Ben yaparsam tam yaparım ya da yapmam!” diyor. Çok önemli bir konuya parmak basıyor Ali Usta:
Deprem sonrası ürün tedarik eden küçük üreticileri de unutmamamız gerekiyor. Yaşanan pandemi süreci ve büyük deprem felaketi gösterdi ki, köylerin, ilçelerin ve şehirlerin hem kültürel hem de ekonomik sürdürülebilirliği için yerel ve geleneksel ürünleri daha fazla sahiplenmemiz gerekiyor. Barınma ve yemek kadar tarım ve hayvancılığın da devam ettirilmesi şart. Bu nedenle yerel üreticilerin ve küçük işletmelerin de ekonomik olarak hayatlarına devam edebilmesi için alışverişlerimizi yaparken onların arasından seçim yaparak destek olmalıyız.
Ali Usta mesleğinden söz ederken “Bu iş gönül işi” diyor ve devam ediyor “severek yaparsan olur, sevmeden olmaz, para için yapılmaz.” Mesleğini devam ettirecek kimse ondan sonra ne yazık ki yok! Allah uzun ömür versin Ali Mürdün’e…