Ülkemizin yüzde 73.4’ü çölleşme tehlikesi altında
TEMA Vakfı, ülkemizin yüzde 73.4’ünün çölleşme tehlikesi altında olduğunun altını çizdi. Yine aynı konuda Reis Gıda tarafından yapılan açıklamada “Gıda güvenliğimizi korumak için çölleşme ve kuraklıkla mücadele etmeliyiz” görüşlerine yer verildi.
Birleşmiş Milletler, bu yıl Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nün temasını “Kadının Toprağı, Kadının Hakları: Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini ve Arazi Restorasyon Hedeflerini Güçlendirmek” olarak belirledi. TEMA Vakfı bu önemli günde, çölleşme ve kuraklık nedeniyle ortaya çıkan göç krizinden en çok kadınlar ve çocukların etkilendiğini hatırlatarak arazi restorasyon çalışmalarının önemine vurgu yaptı.
“Tahribat Afrika kıtası büyüklüğünde”
Çölleşmenin ana nedeninin insanın sebep olduğu arazi tahribatı ve toprak bozulumu olduğunu belirten TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Dünyada arazi tahribatının boyutları ürkütücü seviyeye geliyor. 2019 BM Arazi Raporu’nda 30 milyon kilometrekare yani yaklaşık Afrika kıtası büyüklüğündeki arazi varlığının tahrip olduğu dile getiriliyor. Bu tahribatın içinde dünyanın yüzde 45’ini ve dünya nüfusunun 3’te 1’ini oluşturan kurak alanlar önemli yer teşkil ediyor. Zor koşullara adapte olmuş fakat kırılgan bir ekosisteme sahip olan kurak alanlar dünya ekili tarım arazilerinin yüzde 44’ünü, canlı hayvan varlığının ise yüzde 50’sini barındırıyor. Gıda güvenliği açısından önemi tartışmasız olan bu alanların yüzde 20’sinde çölleşme görülüyor. Çölleşen arazilerin yüzde 87’sinde ise ana nedeni erozyon teşkil ediyor, iklim değişikliği ise süreci hızlandırıyor” ifadelerini kullandı.
Ülkemizin yüzde 50.9’unun orta, yüzde 22.5’inin de yüksek derecede olmak üzere toplam yüzde 73.4’ünün çölleşme tehlikesi altındaki alanlardan oluştuğunu kaydeden Ataç, “Ülkemizde erozyon, çölleşme nedenlerinin başında geliyor. Tarım arazilerinin yüzde 39’unda, mera arazilerinin ise yüzde 54’ünde erozyon görülüyor. Öte yandan büyüyen kentler verimli tarım arazilerinin azalmasına sebep oluyor. Tarım arazilerimiz, 1990-2022 yılları arasında yaklaşık 4 milyon hektar azalarak 27,9 milyon hektardan, 23,9 milyon hektara geriledi. Bu da yaklaşık 7,5 İstanbul büyüklüğünde tarım alanının kaybedilmesi demek oluyor” diye konuştu.
Reis Gıda
Aynı konuda bir açıklama yapan Reis Gıda, topraklarımızın sağlığı ve verimliliği, tarımsal üretim, biyoçeşitlilik koruması ve su döngüsünün düzenlenmesi gibi önemli ekosistem hizmetlerinin sürdürülmesi için hayati öneme sahip olduğuna dikkat çekti. Çözüm önerilerine de yer verilen açıklamada özetle şöyle denildi: “Kuraklık ve çölleşme ise tarım arazilerinin verimsizleşmesine, su kaynaklarının azalmasına ve ekosistemlerin bozulmasına yol açmaktadır. Çölleşme süreci, verimli toprakların kuruması, bitki örtüsünün azalması ve toprak erozyonuyla sonuçlanarak tarım alanlarının kullanılamaz hale gelmesine ve biyolojik çeşitliliğin azalmasına yol açar. Bu durumlar, gıda üretimini olumsuz etkileyerek gıda güvenliğimizi tehlikeye atar.
Kuraklık ve çölleşmeyle mücadele etmek için acil ve etkili adımlar atmak önemlidir. Reis Gıda olarak, çevresel sürdürülebilirliği ve gıda güvenliğini önceliklerimiz arasına almış bulunuyoruz. Bu çerçevede, Bakliyat Köylerimiz projesi kapsamında çiftçilerimizin desteği ve dayanışmasıyla sürdürülebilir tarım yöntemlerini denemekte ve geliştirmekte kararlıyız.”