Nysa ve Teos antik kentlerinde…
Türkiye İş Bankası, Anadolu’nun binlerce yıllık geçmişini dünya kültür mirasına kazandırmak için çalışan biliminsanlarının özverili faaliyetlerine uzun soluklu katkılar sağlamayı hedefliyor.
Dünya üzerinde dünya tarihini değiştirebilecek yerlerden birisi, Anadolu toprakları. Türkiye’de Roma İmparatorluğu’ndan kalan antik kent sayısı, inanmayabilirsiniz ama İtalya’dakilerden fazla. Kimi antik kentlerdeki Roma dönemi eserleri, Roma’da bile yok… Kazılmayı bekleyen 20 bin höyüğümüz (çok eski bir yerleşme yerinin zamanla toprakla örtülüp tepe biçimine gelmiş hâli) bulunuyor.
Anadolu’daki varlığı bilinen 25 bin tümülüsün (bir mezar ya da mezarlık içeren, toprak yığılarak oluşturulmuş tepeciklere verilen ad) neredeyse yüzde 99’una hiç dokunulmamış.
Antik çağlardan bu yana dikilmiş yaklaşık 25 bin irili ufaklı anıt yer alıyor ülkemiz topraklarında.
Yani toplam 70 bin civarında tarihsel, kültürel, dinsel nokta var.
Bütün bunlara karşılık Anadolu’da bugün hâlen yaşanılan 18 bin 290 köy bulunuyor. Bu rakamlar ışığında her bir köye neredeyse 4 tarihsel yer düşüyor.
Bu topraklarda İslâmiyet öncesi, adı bilinen 42 uygarlık yaşamış…
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir zenginlik yok…
Anadolu’nun yukarıdaki birkaç cümleye sığmayacak binlerce yıllık geçmişini dünya kültür mirasına kazandırmak için çalışan biliminsanlarının özverili faaliyetlerine uzun soluklu katkı sağlayan destekçilerden birisi de Türkiye İş Bankası. Bu kapsamda Zeugma Muzalar Evi, Patara, Kaman-Kalehöyük, Teos ve Nysa antik kentlerinde devam eden kazılara destek veriyor.
Teos ve Nysa antik kentlerinin tanıtımına destek olmak, bilinirliklerini artırmak, yürütülen kazı çalışmalarıyla ilgili son gelişmeleri kamuoyuna aktarmak üzere İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten ve İş Bankası Kurumsal İletişim Müdürü Bülent Yumuşaker’in katılımıyla bir inceleme ziyareti gerçekleştirildi. İncelemelerde Nysa antik kentinde Kazı Başkanı Doç. Dr. Serdar Hakan Öztaner, Teos antik kentinde ise Kazı Başkanı Prof. Dr. Musa Kadıoğlu bizlere ev sahipliği yaptı.
Güzel Nysa
İlk durağımız, zeytinlikler içindeki güzel Nysa’ydı… Kentteki kazılar pandemi koşullarının kısıtlarına rağmen sürdürülüyordu. M.Ö. 3'üncü yüzyılın ilk yarısında Seleukos’un oğlu I. Anthiochos Soter tarafından zorlu bir topoğrafyaya uyumlu inşa ettirilmişti ki bunun için önemli mimari ve mühendislik bilgileri gerekiyordu. Sel akıntısından meydana gelmiş bir boğazla ikiye ayrılmış bir yamaçta köprülerle birleştirilmiş çifte bir kentten söz etmek istiyorum.
Hemen kentin girişindeki 10 bin kişilik tiyatronun akustiğini kazı başkanı Doç. Dr. Serdar Hakan Öztaner dinlettiği aryalarla duyumsatıyor. Öztaner, herkese arkeolojiyi sevdirecek bir üslûbla anlatıyor Nysa’yı…
Mitolojide Hermes, çocuk Dionysos’u büyütmesi için Nysa Dağının perilerine emanet ediyor. Nysalılar inşa ettikleri tiyatronun sahne binasının podyum frizlerinde, Nysa tanrısı olan Dionysos’un yaşamından kesitlere yer vermişler. Bunları incelerken mükemmel akustikten etkilenerek dolaşıyoruz tiyatroyu.
Tiyatronun oturma sıralarının en üstüne tırmandığınızda aşağıda uzanan ovayı, tribünlerinin bir kısma ayakta kalmış stadion’u, sıcak güneşe rağmen huzur uyandıran sakinliği hissediyorsunuz.
Sütunlu ana caddede kazılar sürüyor, bu senenin bulgusu bir çeşme… Serdar Hakan Öztaner çeşmeden söz ederken “2013 yılında keşfedilen Sütunlu Cadde ile meclisle agora arasından gelen caddenin kavşak noktasındaki kazı çalışmalarında bu yaz anıtsal bir çeşme yapısı tespit ettik. Yaklaşık 14 metre ön cephe genişliği olan ve havuz derinliği 2,5 metreye ulaşan, Roma döneminde insanların serinlediği anıtsal çeşme M. S. 2. yüzyıla tarihlendiriliyor. Araştırmalarımıza devam ediyoruz. Kazı çalışmaları sonucunda anıtsal çeşmenin geneline dair önemli bilgilere ulaşabileceğiz” diyor.
Nysa, eğitim alanında da ünlü bir kent. Strabon burada eğitim almış, günümüzde en önemli kaynaklardan biri olan kitabında da kentten söz ediyor…
Efes’tekinden sonra Anadolu’daki en iyi korunmuş kütüphane Nysa’da… Yaşlılar Meclisi de antik kentin iyi korunmuş yapıları arasında. Geçtiğimiz yıl Anadolu’nun yüzlerce yıllık ezgilerinden oluşan mini bir konser dinlemiştik orada…
Kitap koleksiyoncusu olan kent Teos
Ertesi gün, Türkiye’nin ilk sakin şehri Seferihisar’a 8 kilometre uzaklıkta yer alan Teos antik kentine doğru yola çıkıyoruz.
3 bin yıllık bir uygarlık mirasına ev sahipliği yapan Teos’ta Dionysos Tapınağı’nın yanı sıra; Helenistik ve Roma dönemi kalıntıları, akropol, antik tiyatro, sarnıç, iki antik liman bulunuyor. Mimarı Prieneli Hermogenes olan Dionysos Tapınağı’nda çalışmalar sürüyor. Hedef, yapının tamamen gün yüzüne çıkarılması.
Peki neden Dionysos tapınağı? Hem de buradaki Anadolu’da Dionysos adına yapılan tapınakların en büyüğü… Başka yerlerde çoğunlukla Athena tapınağı var, Zeus var, Poseidon, Artemis var. Çünkü, kentlerini onların, özellikle Athena’nın kurduğuna inanıyorlar. Teos’a gelince burası bereketli topraklara sahip; zeytin, üzüm, incir yetiştiriliyor. Tabii buğday da… Bunlar, uygarlıkları oluşturuyor. Dionysos, medeniyetlerin de temsilcisi…
Teos’ta yürütülen çalışmalarla ilgili bilgi veren Kazı Başkanı Prof. Dr. Musa Kadıoğlu, “Bu tapınak Helenistik Dönem’den günümüze ulaşan önemli yapılardan biri. Türkiye’deki en büyük Dionysos Tapınağı olma¬sı nedeniyle burada amacımız Romalı mimar ve mühendis Vitruvius’un, yapının mimarı olan Hermogenes hakkında söylediklerini teyit edebilmek, Hermogenes’in teoremlerinin ne kadar doğru olduğunu ve günümüze ulaştığını ortaya çıkarabilmektir. Pandemi sebebiyle daha küçük bir ekiple sürdürdüğümüz kazı çalışmalarımız kapsamında antik tiyatro ve meclis binasında da araştırmalarımıza devam ediyoruz” diyor.
İlk tiyatro birliklerinden birisi, Ionialı Aktörler Birliği burada kuruluyor.
Teos, tarihi ve kültürel zenginliğinin yanı sıra doğal güzellikleriyle de dikkat çekiyor. Bölgenin biyolojik çeşitliliğini merak eden doğa gözlemcileri için kentin arkeolojik levhalarının arka yüzünde kent florasına ve faunasına dair bilgilere ulaşılabiliyor. Bugüne kadar 350’den fazla bitki türünün tespit edildiği antik kentte bin yaşını aşmış anıtsal zeytin ağaçları bulunuyor. Yürürken dört yönümüz zeytin ağaçları çoğu asırlık gövdeleriyle birer heykel gibi dokuyu tamamlıyorlar…
Son olarak şunu vurgulamak istiyorum, 2 bin yıl önce bu kentte bir kitap koleksiyoncusu yaşıyor, ismi Apellikon. Yaşasın kitaplar, okumayı sevenler ve kültüre, sanata destek olanlar…