Mersin’de keyifli bir haftasonu

Güneyin bu güzel kentini koşullar elverdiğinde en kısa zamanda ziyaret ederek gezip görürseniz çok seveceğinize eminim… 8 bin 500 yıllık tarihi olan, neredeyse senenin 300 günü güneşli geçen şehir, bu ilgiyi çoktan hak ediyor…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Mersin’de keyifli bir haftasonu

Güneşli bir haftasonunda Vali Ali İhsan Su’nun himayelerinde Ticaret ve Sanayi Odası, Deniz Ticaret Odası, Ticaret Borsası, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Çukurova Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği, HiltonSA’nın davetlisi olarak Mersin’deyiz… Güneşli dedim, ama Mersin’de yılın 300 günü zaten güneşli; bu nedenle de antik dönemde “Güneş Şehri” anlamına gelen “Solipompeopolis” adını taşıyormuş… Kilikya olarak da bilinen Mersin’in tarihi Yeni Taş Çağı’na kadar uzanıyor. Neolitik-Kalakolitik dönemlerden yani 8 bin 500 yıl öncesinden başlayarak günümüze kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapmış… Bugün, Hitit, Roma, Bizans ve Osmanlı uygarlıklarından kalan 80 binin üzerinde arkeolojik ve etnografik eser barındırıyor. Büyük İskender, Aziz Paul, Kleopatra, Aya Tekla, Danyal Peygamber bu bölgede yaşamış. Üç semavi dinin kutsal yapıları burada. Bu nedenle inanç turizmi için de önemli bir destinasyon.

“Kış gelip de rüzgârlar her yönden esmeye başlayınca, suları şarap rengine dönmüş denize çıkacağına toprağı işle. Tekneyi kıyıya çek, etrafını taşla çevir (…) yelkenleri dikkatle dür, dümeni ocağın bir köşesine as ve deniz mevsiminin gelmesini bekle” diye yazmış antik dünyanın şairlerinden Hesiodos. Bahar daha yeni yeni geliyor ama sanki ertesi gün deniz mevsimi başlayacakmış gibi güzel bir havada Mersin’i ve çevresini dolaşıyoruz…

20 sene boyunca…

Şehre, Uluslararası Müzik Festivali nedeniyle 20 yıldır her sene en az bir kez geliyorum, ama pandemiden sonra ilk kez ziyaret ettim. Araya çok keyifli Narenciye Festivali, Kent Edebiyat Ödülü gibi etkinlikler için yolculuklarımı da katınca rahat 30 kez gelmişimdir Mersin’e. Bu güzel kenti çok seviyor ve kendimi uzun yıllardır yarı Mersinli gibi hissediyorum. “Herkes gider Mersin’e” diye başlayan ünlü deyimin “biz de gideriz Mersin’e” şeklinde şehre tercüman olmasını diliyorum.

Yazının sonunda söyleyeceğim sözü de şimdiden yazayım; Mersin’i ziyaret ederek yakından tanırsanız çok seveceğinize eminim… Burası, bu ilgiyi çoktan hak ediyor…

Nereleri gezelim?

Peki, nereleri gezmeliyim? diye sorarsanız Yedi Uyurlar Mağarası (Eshab-ı Kehf), Kızkalesi, St. Paul Kilisesi, Aya Tekla Kilisesi, Uzuncaburç kalıntıları, Adamkayalar, Kanlıdivane, Cennet ve Cehennem Obrukları, Yumuktepe Höyüğü, Soli, Anemurium, Olba, Kalenderis antik kentleri, arkeoloji müzesi diye Mersin ve civarında ziyaret ettiğinizde hayranlık duyacağınız 10’dan fazla yeri bir solukta sayabilirim…

Bu kadar mı? Tabii ki değil; Göksu Nehri’nde rafting, Kuş Cenneti’nde gözlem, Toros Dağları’nda yürüyüş, 321 kilometrelik upuzun sahilinde (üçte birini doğal kumsallar oluşturuyor) tarihi yapıların arasında yüzme keyfi, alışılmışın dışındaki tatları (meselâ kerebiç) deneme gibi çok sayıda seçeneği de bir arada deneyimlemeniz mümkün…

Türkiye’nin en eski Ticaret ve Sanayi Odalarından birisi Mersin’de. 1886 yılında kurulan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Türkiye’nin en eski 10 odası arasında yer alıyor…

Ya turizm?

Mersin, sahip olduğu tarım, sanayi ve ticaret potansiyeli ile ülke ekonomisinde önemli bir yere sahip iken, yukarıda saydığım olumlu verilere rağmen aynı gelişmeyi turizm alanında gösterememiş. Oysa birazdan vereceğim rakamlar bile ilgi çekici değil mi? Kentin tescil edilmiş taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile sit alanlarını araştırdığımızda şu veriler çıkıyor karşımıza: Arkeolojik Sit Alanı: 164, Kentsel Sit Alanı: 2, Doğal Sit Alanı: 28, Tarihi Sit Alanı: 1; Diğer Sit Alanları: Arkeolojik ve Doğal Sit: 24, Tarihi ve Doğal Sit: 1; Toplam: 220… Kültür (Tekyapı Ölçeğinde) ve Tabiat Varlıkları: 817… Genel toplam: 1037…

Vali Ali İhsan Su

Vali Ali İhsan Su, pandemi koşullarında yediğimiz iki sabah kahvaltısında bizimle birlikteydi. Mersin’in ilk sırada yer aldığı sektörlerinden, antik kentlerine, 2020 yılında 2 milyon TEU konteyner iş hacmini aşarak rekor kıran ve ülkemizde bir ilki gerçekleştiren Uluslararası Limanı’ndan Adana ile ortak kullanılacak yeni havalimanı inşasına kadar hemen her konuda bizi aydınlattı. Yoğun bir biçimde sürdürülen çalışmalardan örnekler verdi, Mersin’in hemen her sektörde çok ciddi yatırım almaya devam ettiğini vurguladı.

Maskelerimizin arkasında süren gezimiz boyunca Çukurova Turistik Otelciler Birliği (ÇUKTOB) Başkanı Tayyar Zaimoğlu ve gastronomi yazarı Ebru Erke bize eşlik ve rehberlik ettiler. Mersinli olan Ebru Hanım’ın ailesinin de bize sürprizi vardı; batırıktan bardakaltı lahmacuna çoğunluğunu kendilerinin hazırladığı yerel lezzetlerle evlerinde bir akşam yemeği verdiler. Mersin İl Kültür ve Turizm Müdürü Emre Duru da seyahatimiz boyunca bizi yalnız bırakmadı, bölgeyi daha iyi tanımamız için destek verdi.

Mersin’den bir kez daha mutlu ayrıldım. Şehir hakkında devlet yetkilileri, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlardan dinlediklerim, hissettiğim sinerji salgın sonrası için bana büyük umut verdi.

Yaşam Keyfi