Maraş baharı, aynı gün yerini karlara bırakıyor
Kahramanmaraş’taki üçüncü günümüze yöresel kahvaltı ile başlıyoruz. Ardından Yedikuyular Kayak Merkezi’ne doğru tırmanırken lapa lapa kar yağışı bizi karşılıyor. Şehre, kebap çeşitlerini tadarak veda ediyoruz.
Kahramanmaraş’taki üçüncü günümüz Mado Çiftliği’nde Mehmet Kanbur ve Erdal Kanbur ev sahipliğindeki yöresel kahvaltı ile başlıyor. Peynir çeşitleri, keçi sütü, keçi tereyağı, kaymak, bal, ağız, çökelekli ürtmekli küçük sac böreği, gözleme - bazlama çeşitleri, tereyağlı pekmezli bazlama, doğal reçeller, Maraş zeytini (tadına bayıldım), zeytin çeşitleri, tereyağlı yumurta, yeşillikler, söğüş, çeri domates, pembe domates var menüde…
Mado Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kanbur, yıllar önce Saanen keçisi ile Halep keçisini melezleştirip, buna da Mado Beyazı ismini verdiklerini anlatıyor. Keçi sütü olmadan dondurma üretimi yapmalarının olanaksız olduğunu söyleyen Mehmet Bey, “Biz dondurmacıyız ve dondurmanın sırrı da keçi sütü” diyor. Maraş dondurması için gerekli olan salep de doğaya zarar vermemek için Mado’nun özel bahçelerinde üretilmeye başlanmış. Burada, dondurmanın çekildikçe uzayan kıvamının nedeni olan salep yumrusuyla ilk kez karşılaşıyor, orkide çiçeklerini hayranlıkla izliyorum…
Mado, kalifiye eleman yetiştirmek için eğitime de yatırım yapıyor. İstanbul, Ankara ve Kahramanmaraş’taki eğitim kurumları ve akademi hakkında konuşan Mehmet Bey “Mado olarak daha önce eğitime okul yaptırarak adım atmıştık, şimdi de Mado okullarında yiyecek içecek sektörüne diplomalı elemanlar yetiştirerek işsiz birçok gençlere iş vereceğiz. Yaptığımız projelerle bundan sonra okulumuzdan mezun olan öğrencilere yurt içinde ve yurt dışında çalışma imkânları sağlayacağız” diyor.
15 dakika sonra karlar altında
Çiftlikte oğlakları da sevdikten sonra bu kez karlı dağlara doğru yola çıkıyoruz. Yedikuyular Kayak Merkezi, Kahramanmaraş’ın sırtını dayadığı Ahır Dağı’nın 2050 m yüksekliğindeki bir sırtından başlıyor, şehre 15 dakika mesafede. Kayak Merkezi’ne tırmanırken daha yolda lapa lapa kar yağışı başlıyor. Burada farklı zorluk düzeylerinde üç kayak pisti, koltuklu teleferik ve bir kafe bulunuyor. Kalmak içinse bungalov evler mevcut.
Karın keyfini çıkardıktan sonra Edeler Kasabı Mahmut Usta’nın hazırladığı sucuk ekmekleri yiyor, Mado sahleplerimizi içiyoruz.
Şehre, yeniden bahar mevsimine döndüğümüzde İşbilir Yöresel’e uğrayıp tarhana, sumak ekşisi, cevizli fıstıklı, sucuk gibi yöresel ürünleri aldıktan sonra 1963’ten beri hizmet veren Arif Şekerleme’de ağzımızı tatlandırıp Ticaret ve Sanayi Odası’na geçiyoruz. Burada mini bir çalıştay yapacak, şehirle ilgili izlenimlerimizi ve önerilerimizi Oda yetkililerini anlatacağız.
Bu kez kebaplar
Toplantı sonrası dedesi Milcan Usta’dan babasına kalan kebapçılık mesleğini yaklaşık 20 yıldır yapan Hacı Milcan Et Lokantası İşletmecisi Alican Börekçi’nin hazırladığı lezzetleri tadıyoruz. Tarhana çorbası, kuşbaşı şiş, Maraş kebap, ekşili kebap, paşa kebabı, yoğurtlu kebap, soğan kebabı, kalem pirzola, cevizli kıvrım (tereyağlı), dondurmadan oluşan menü, Kahramanmaraş’taki son yemeğimiz.
Sayılı günler çabucak geçiyor. Maraş’ın güzel insanlarını ve orada geçirdiğimiz günleri şimdiden arıyorum…