Karadeniz’in kokulu üzümünü bilir misiniz?
Türkiye’de bin 500 civarında üzüm çeşidi yetiştiği biliniyor. Ne yazık ki bunları yeterince değerlendiremiyoruz. Bu nedenle ürünlerini tattığım ve beğendiğim Natuva’cıların çalışmalarını çok önemsedim.
Karadeniz’de evlerin bahçelerinde en az bir kök bulunur. Eğer İstanbul civarında yaşıyorsanız Şile tarafına gittiğinizde evlerin önüne kurulan tezgâhlarda da göreceksinizdir. Kendi özgü kokusu ve aromasının yanında tadı da vardır. Satın almadan dönmeyiz, bazen sırf onun için gideriz…
Aslında Doğu Karadeniz’de yetişir, İstanbul’dakiler oradan getirilen asma kütüklerinden çoğaltılmış olmalı, diye düşünüyorum. İlaç üzüm, çilek üzüm, kara üzüm gibi birçok isimle anılan isabella (vitus labrusca) Sinop’tan Arhavi’ye kadar olan bölgede endemik bir bitki. Karadeniz’de 88 çeşidinin bulunduğu ve bölge topraklarındaki uyumu ve verimliliği nedeniyle beş çeşidinin tescillendiği biliniyor. Bugünler tam mevsimi.
Bölge halkı genellikle kalın kabuğunu sıkarak tatlı olan iç kısmını tüketiyor. Ancak, antioksidan benzeri özelliklere sahip resveratrol maddesi en çok kabuğunda bulunduğundan kabuğu ile birlikte tüketilmesi öneriliyor.
Farkındalık yaratmak
GastroRize için gittiğim Rize’de de gözlerim onu aradı. Yoğun programdan ayrılamadığımdan bu sene yerinde kokulu üzümü tadamayacağım, diye üzülüyor ikram edilen pepeçuralar (kokulu üzüm suyundan yapılan muhallebi kıvamında bir tatlı) ile avunmaya çalışıyordum ki toplantıların yapıldığı salonun fuayesinde Natuva’cılarla tanıştım. Bu kokulu üzümü en iyi şekilde değerlendirmeye çalışmışlar. Genç ve başarılı kadın girişimci Kübra Yurtsever Kargı, serüvenlerini şöyle anlattı:
“Geçmiş dönemlerde Trabzon’da yaklaşık bin 200 adet bağı bulunsa da zamanla fındığın, çayın ve mısırın birincil üretim ürünü haline gelmesiyle, bu sağlıklı meyve geri planda kalmış ve bölge de ekonomik bir değer edinememiş. Kokulu Üzüm’ün toplu bir üretimi ya da ticari hayattaki yeri neredeyse yok denecek kadar az. Yani, bu değerli meyvenin farkındalığı günümüzde sadece Karadenizli ailelerin bahçelerinde saklı kalmış…
Endemik bir gıda aracılığıyla doğayla ve insanla bağ kurmak, üretmek, deneyimleyerek paylaşmak ve sunmak için zaten arayış içerisindeydik. Bu durumun ışığında Karadeniz üzümünü, çiftçiler, üreticiler ve birlikte çalışmayı çok istediğim gençlerin de üretime katılmasıyla günyüzüne çıkarmak istedim.
Trabzon Maçkalı eşim Tolga Kargı kararıma ve bu değeri markalaştırmak istememe çok sevindi. Kendisinin ve ailesinin yolculuğuma çok yardımcı olacaklarını biliyordum. 2020 Aralık ayında kesinleşen iş fikrim ile, 2021 Ocak ayında Trabzon’a taşındık ve üretime geçtik.”
Ve bir yıl içinde yedi ton Karadeniz üzümü işleyerek yedi çeşit ürün (kokulu üzüm meyve suyu, marmeladı, salamura yaprağı, koruk ekşisi, koruk turşusu, sirkesi ve dondurulmuş meyvesi) üretmişler.
Üzümlerimizi yeterince değerlendiremiyoruz
Türkiye’de bin 500 civarında üzüm çeşidi yetiştiği biliniyor. Ne yazık ki bunları yeterince değerlendiremiyoruz. Bu nedenle ürünlerini tattığım ve beğendiğim Natuva’cıların çalışmalarını çok önemsedim. Kararlılıkları, idealistlikleri çok hoşuma gitti. Geleceğe yönelik projelerini de öğrenmek istedim, şöyle anlattı Kübra Hanım:
“Natuva ile ilk beş yıl hedefimiz, sadece Karadeniz bölgesinde saklı kalan şifa ve doğal enerji kaynağı kokulu üzümün çeşitli ürünlerine odaklanmak. Bahçelerimizin verimliliğe ulaşması ile birlikte (2025) ihracata başlamak. İlerleyen yıllarda ise, üretim kapasitemizi artırarak, Karadeniz’de saklı kalan ve sağlığa faydaları ile bilinen diğer bitkileri ve birbirinden çeşitli otları keşfetmeyi onları da Natuva’nın katma değerli üretimine dahil edip, sürdürülebilir olarak ulaşılabilir kılmak.”
Yolunuz açık olsun…