Kanlıdivane’de geçmişe yolculuk
Mersin ziyaretimizde binlerce yıl öncesinin mekânlarını ziyaret etme fırsatı da bulduk. Bunlardan birisi, Canytellis-Kanlıdivane diye anılan obruğun bulunduğu ören yeriydi.
Mersin Valisi Ali İhsan Su’nun anlattığı yerlerin bazılarını ziyaret etme fırsatı da bulduk. Bunlardan birisi, Canytellis-Kanlıdivane diye anılan obruğun bulunduğu ören yeriydi. Antik Olba Krallığı'nın kutsal bir yerleşimi olarak kurulan, Mersin-Silifke karayolunun 50. kilometresindeki bu yerleşim yeri, MÖ 3. yüzyıl sonlarına kadar tarihleniyordu. Roma döneminde suçlular, bu obruğa atılarak vahşi hayvanlara parçalatılmaktaymış. Bir söylentiye göre kentin adı bu nedenle halk arasında Kanlıdivane olarak anılıyormuş.
Hellenistik döneme ait bir kulenin bulunduğu şehirde yaşam, 11. yüzyıla kadar sürmüştü. O yıllarda obruğun içine merdivenlerle inilmekteydi. Bugün bu merdivenlerin bir kısmı yıkılmış durumda. Ancak ören yeri, son ziyaretimden bu yana çevre düzenlemesi yapılmış, gayet bakımlı bir haldeydi…
Kuzey tarafında zırhlı ve kılıçlı bir asker, güneyinde beş kişilik bir aile kabartması bulunan obruğun çevresindeki yapılardan Hellenistik kulenin batı duvarındaki kitabede, kulenin rahip krallardan Olbalı Tarkyaris'in oğlu Teukros tarafından Zeus için yaptırıldığı belirtiliyordu.
Nar sepeti gibi örülmüş
Şehrin kuzeyindeki anıt mezarı ise Canytellis’in önde gelenlerinden Aba, kocası ve iki oğlu için yaptırmış. II. Teodosius tarafından kurulan şehirde kesme taştan inşa edilmiş bazilikalar, sarnıçlar, caddeler, kaya mezarları, anıt mezarlar, kaya kabartmaları bulunuyordu. Mezarların yanında kayalara oyulmuş üzüm sıkma presleri ve dikdörtgen planlı, beşik tonozla örtülü sarnıçlar yer alıyordu. Bölgeye özgü, nar sepeti gibi örülmüş duvarlardaki işçilik, binlerce yıl sonra, bugün bile gerçekten etkileyiciydi.