İstanbul’un kültür, sanat ve tarihinden ilham alıyor: Restoran Modern

Karaköy’de Galataport’un içinde yer alan İstanbul Modern, açıldığı günden bu yana şehrin buluşma noktalarından birisi. Önce görünüşüyle etkileyen, içine girdiğinizde ise huzur veren İstanbul Modern'in yeni binası, dünyadaki simge kültür sanat kurumları ve müzelerin mimarisinde imzası olan Renzo Piano’nun kurucusu olduğu Renzo Piano Building Workshop (RPBW) tarafından tasarlandı. Bina, müzenin kurucu sponsoru Eczacıbaşı Topluluğu ve ana sponsoru Doğuş Grubu-Bilgili Holding’in ortak katkısıyla inşa edildi. Sanatı kitleler için erişilebilir kılmayı misyon edinen İstanbul Modern’i açık olduğu günlerde her yaştan sanat izleyicisi ziyaret ediyor. Müzeyi gezdikten sonra da bir şeyler içmek veya yemek için Boğaz ve Tarihi Yarımada manzarasına sahip terasta konuşlanmış Restoran Modern’e uğrayabiliyor.

Çağdaş yemek deneyimi

c•paces Grup bünyesindeki Restoran Modern’de İstanbul’un kültür, sanat ve tarihinden ilham alan çağdaş bir yemek deneyimi sunmak hedefleniyor. Restoran misafirlerini, Türk mutfağına modern bir yorum getiren lezzetleri eşliğinde Pazartesi hariç her gün saat 12.00-00.00 arasında ağırlıyor.

Ben de tüm yolculuklarımda en sevdiğim şeyi yapıyor, ziyaret ettiğim müzelerde bulunan restoranlara olan tutkumu, Modern’de de yaşatıyorum. Mutfağın başındaki Executive Chef Tuğçe Mirza Canik’le de tanışıyorum. Genç yaşına rağmen etkileyici bir çalışma geçmişi var. Yeditepe Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü’nden mezun. DoubleTree by Hilton Moda ve Gaea Restaurant gibi yerlerde deneyim kazandıktan sonra Norveç’in başkenti Oslo’da yer alan 3 Michelin yıldızlı Maaemo Restoran’da staj yapmış. Osterio Salvatore’nin Head Chef’i olarak görev aldıktan sonra, sırasıyla Del Mare ve Food Hall Istanbul & Han 1831 Meyhane’de Yiyecek İçecek Koordinatörü olarak çalışmış. Halen Restoran Modern’de Türk mutfağına aslına sadık kalarak çağdaş ve yaratıcı dokunuşlar getiren menüler hazırlıyor. Sokak lezzetlerini de gözardı etmiyor.

Öğle ve akşam farklı menüler

Restoran Modern öğle ve akşam yemekleri için, birbirinden küçük dokunuşlarla ayrışan iki ayrı menü sunuyor. Öğle menüsünde taze baharatlı soğuk yoğurt çorbası, kabak çiçeği ve taze fasulye tempura, çıtır balık köftesi gibi başlangıçlar yer alırken, akşam saatlerinde siyah nohut ezmesi, dereotlu rezene, buttermilk karides, Ege otlu buğdaylı yoğurt ve muhammaradan oluşan beşli meze seçkisi yer alıyor.

Ben, akşam yemeği için Bottarga, tarama, kapari karpuzu, balık rillete, isli uskumru ve sardalye turşusunu buluşturan Balık Pazarı Tabağı; Ege otlu pane mücver; minimal miktarda enginar kabuğunun suyu da kullanılmış morel mantarlı deniz tarağı; bonfile çiğ köfte tartare; çakı midye tava; tek atımlık mini haşlama içli köfte; ahtapot kokoreçten az az tadıyorum.

Türkiye’nin renkliliği, restoranın menüsüne de Tuğçe Şef’in çok renkli ve fresh tabaklarına da yansımış. Müzede bulunmanın keyfi, tabaklarda da sürüyor. O da “Sanat içinde sanat yapmak gibi, çok değerli müze içinde olmak” diyor, yeni bir yaz menüsü hazırladıklarını da söylüyor.

Ana yemeklerde ise granyöz balığı buğulama; orman mantarlı şehriye; kuzu incik; dana kaburga; ördek yahnili yassı taze erişte ve mutancana gibi Türk mutfağının farklı dönem ve bölgelerine ait tarifler bir araya getirilmiş. Özellikle mutancana, herhalde son yıllarda yediğim en başarılı tabaklardan birisi olarak belleğime kazınıyor.

El sallıyorum!

Akşamüstü geldiğim terasa, İstanbul’un harika gecelerinden biri çökmüş. Restoran Modern’in önüne yanaşmış dev bir yolcu gemisi var. Onun hareket edeceği, saati bekliyor, el sallayarak uğurlamak istiyorum, ama hareketi restoranın kapanış saatini de geçecek gibi gözüyor. Gitmek güzel bir duygu. Bir şehir gibi ışıklar içindeki gemiye el sallıyor, damağımda harika lezzetlerle ayrılıyorum Restoran Modern’den…