Esra Yazıcı Tözge sergisinde “hiç olmayı seçmeye” davet ediyor
Sanatçı, Emily Dickinson, Özdemir Asaf, Aziz Nesin, Kahraman Tazeoğlu, Can Yücel ve Nâzım Hikmet’in şiirlerinde onu etkileyen, hayata bakışını sorguladığı dizelerden esinlenerek ortaya çıkardığı heykelleri sergileyecek.
Sanatçı Esra Yazıcı Tözge, ilk kişisel sergisi “Ben Hiç Kimseyim” ile hayatın anlamı ve bu anlamın içinde kendi rolüne dair arayışını heykelleri ile paylaşacak. 15 Mayıs’ta Goba Art&Design’da kapılarını açacak sergi, 8 Haziran tarihine kadar ziyaret edilebilecek. Tözge, Emily Dickinson, Özdemir Asaf, Aziz Nesin, Kahraman Tazeoğlu, Can Yücel ve Nâzım Hikmet’in şiirlerinde onu etkileyen, hayata bakışını sorguladığı dizelerden esinlenerek ortaya çıkardığı heykellerinde içsel arayışının iz düşümünü yansıtıyor. Daha çok hayatın anlamlandırılma duygusuna odaklanan sergi, izleyicileri “Hiç Kimse Olmak” üzerine düşünmeye davet ediyor. Sanatçı ‘Ben Hiç Kimseyim’ sergisinde kendini arama yolculuğunun duygu yoğunluğunu ise şöyle açıklıyor: “Hayatın anlamına ve bu anlamın içinde kendi rolüme dair arayışım hiç tükenmedi. Yakın gelecekte de bir yanıt bulabilecek gibi görünmüyorum. Şimdiye değin en yakın hissettiğim cevap ise aslında “hiç kimse” olduğum. Bir sabah, Emily Dickinson’ın şiiri aklımda uyandım:
“Ben hiç kimseyim! Ya sen? / Sen de mi hiç kimsesin yoksa? / Bir çift var bizden demek ki, açık etme sakın ha / Sürerler bizi uzaklara. / Birisi olmak ne kadar da banal, oysa! / Ne kadar sıradan, uluorta… / Kurbağa gibi tekrarlamak adını / Ben, ben, ben diye tüm gün boyunca, / Seni hayranlıkla dinlediğini umduğun bir bataklığa!”
Şair bu dizeleri yazalı bir asırdan fazla olmuş; ben okulda öğreneli ise neredeyse yarım asır…
Ömürden ömre, yüzyıldan yüzyıla akıp giden bu şiirde, şairin ne demek istediğini sanırım ilk kez o sabah gerçekten anladım. Bu sayede de insan olmaya dair tanık ve hatta rahatsız olduğum şeylerin aslında salt çağımıza ait olmadığını fark ettim. Bu farkındalık huzur verdi bana. Seçimin bende olmasının huzurunu…
Olduğun kadar olmanın, olduğun gibi görünebilmenin hafifliğini hissettim bir kez daha. Hiç olmanın hafifliğini! İşte bu sergi de hiç kimse olmaya, hiç olmayı seçmeye bir davet aslında. Şiirden heykele, dünden güne, benden sana…”