Çırağan Sarayı’nda bellekte ve damakta güzel anılar bırakan bir serencam
1992’deki açılış etkinliği dahil çeşitli vesilelerle Çırağan Sarayı’na çok gittim. Ama geçtiğimiz günlerde ilk kez rehberli bir geziye katıldım. Sarayı, Tarih ve Kültür Danışmanı ve Küratör Çağrı Başkurt’un mihmandarlığında gezdik.
“Eskiden orada, toprak sahada ne maçlar yapardık!” diyemiyorum; çünkü o dönemi yaşamadım, ama çok duydum. 1910 yılında geçirdiği yangından sonra sadece dört duvar kalan ve bahçesi uzun yıllar futbol sahası olarak kullanılan hatta bir dönem yüzme havuzu da yapılan, Çırağan Sarayı’nın bulunduğu alandan söz ediyorum… Saray, uzun bir aradan sonra 1980’li yıllarda restore edilmeye başlandı, 1991’de futbol sahasının bulunduğu Şeref Stadı denilen bahçe kısmına Kempinski Hotel açıldı. 1992 yılında ise sarayın restorasyonu bitti. Daha sonra 2006'da bir restorasyon geçirdi ve saray süitleri tamamen yenilendi. Otel binasında yer alan belirli misafir odaları ve süitlerde halen bir yenilenme çalışması daha sürdürülüyor.
1992’deki açılış etkinliği dahil çeşitli vesilelerle Çırağan Sarayı’na çok gittim. Ama geçtiğimiz günlerde ilk kez rehberli bir geziye katıldım. Sarayı, Tarih ve Kültür Danışmanı ve Küratör Çağrı Başkurt’un mihmandarlığında gezdik. Gezimiz, Michelin Rehberi’nde tavsiye edilen restoranlar listesinde yer alan sarayın birinci katındaki Tuğra Restoran’ın şefi Emre İnanır’ın iftar ve tadım menüsünden oluşan sofrasıyla sona erdi.
Saray gezimiz, binayı otel ile bağlayan galeride başladı. Burası aynı zamanda sarayın tarihinin panolarda yazı ve fotoğraflar ile camekânlarda sergilenen eserlerle anlatıldığı bir galeri. A. Çağrı Başkurt tarafından 2019 senesinde hazırlanmış. Çağrı Bey’in lezzetli anlatımı ile tarih, heyecanlı bir hikâyeye dönüştü.
Kısa tarihçe
Çırağan Sarayı'nın bulunduğu alan, bundan 400 küsur yıl öncesinde Kazancıoğlu Bahçeleri adını taşıyormuş. Burada çeşitli dönemlerde yapılan saraylarda Osmanlı padişahı I. Ahmed, I. Ahmed’in oğulları genç Osman, IV. Murad, I. İbrahim, I. İbrahim’in oğlu IV. Mehmed, IV. Mehmed’in oğlu III. Ahmed, III. Ahmed’in oğlu I. Abdülhamid, I. Abdülhamid’in oğlu II. Mahmud, II. Mahmud’un oğlu Abdülmecid, Abdülmecid’in oğulları, V. Murad, II. Abdülhamid, V. Mehmet Reşad ve VI. Mehmed Vahdettin doğmuş veya bir süre için de olsa yaşamışlar.
III. Ahmed’in sadrazamı Damat İbrahim Paşa’nın, eşi Fatma Sultan için aynı alanda yaptırdığı Ferahabad Sarayı’da düzenlenen Lale Dönemi partilerindeki etkileyici aydınlatma, sarayın adının da kaynağı olmuş; saraya Farsçada “ışık dolu” anlamına gelen “çerağ” kelimesinden türeyen Çırağan ismi verilmiş. O gün bugündür de aynı isim kullanılıyor.
1. Mehmed Reşad zamanında saraydan bir yıl (1909) parlamento binası olarak yararlanılmış. Ancak, 1910 yılındaki yangın sonunda her şey yanınca sadece dört duvar halinde kalmış. Yangın, tarihe ışık tutabilecek çeşitli belgeleri de yok etmiş. Yangından sonra tek sağlam kalan iç mekân, tarihi Hünkâr Hamamı olmuş. Hamam bugün ziyarete kapalı, ancak saray idaresinin özel izni ile açılıyor. Çağrı Başkurt’un anlatımıyla hamamı da gezme fırsatı buluyoruz.
Hünkâr Hamamı
Hamamın girişinde bulunan odada duvar süslemeleri Türk motifleri içeriyor. Kullanılan mermerler ustaca oyularak şekillendirilmiş. Hamam üç kısımdan oluşuyor: Soyunmak, giyinmek ve dinlenmek için kullanılan soğukluk, peşinden ılıklık, halvetlerin de bulunduğu ana yıkanma yeri olan sıcaklık.
Hamamdan Boğaz manzaralı Sultan Süit’e geçiyoruz. Üç katlı sarayın ikinci katında yer alan süit, tam 458 metrekare, maksimum dört konuk ağırlanıyor. Sultan Süit konuklarını sabun kesme töreniyle karşılıyor. Farklı kokuların kullanıldığı pasta şeklindeki el yapımı sabunlar, Osmanlı dönemi taklidi bir hançerle kesilerek hatıra olarak yine özel kokularla birlikte misafirlere ikram ediliyor…
Tuğra Restoran
İftar saatinde oturduğumuz Tuğra Restoran, Türkiye'de otel ve gastronomi dünyasının en önemli başlangıçlarından biri. Çünkü menüsüyle hem Türkiye hem dünya kamuoyunda Osmanlı mutfağına olan ilginin patlamasına yol açıyor. Bu konsept hızla yayılıyor. Ve Tuğra, dünyanın en iyi 10 restoranından biri olarak seçiliyor. Tuğra Restoran bugün geleceğe miras olan reçetelerden ilham ile Osmanlı-Türk mutfağına çağdaş yorumlar katıyor ve zengin mutfak kültürümüzü daha da zenginleştirmek için çalışıyor.
Baklava yufkası, ebegümeci ve uykuluk kremasından uykuluk; yoğurt, havuç, kaleotu, üzüm, reyhan, pancar, bahar özü yağı ve su teresi ile yoğurt ve kök sebzeler; taze kerevit, kişniş, bal kabağı, manda yoğurdu ve mandalina sosu ile kerevit hingel; sumaklı yoğurt, mürdüm eriği ve ekşi sos ile içli köfte oruk; ağır ateşte pişmiş rezene, pazı gevreği, vişne püresi ve tahin sos ile Karadeniz kalkan balığı; lahana, fındıklı patates ve beyaz trüf yağı ile farklı iki yöntemle pişirilmiş Trakya kuzu; nar buzlaması ve zerdeçal gevreği ile sakızlı güllaç Emre Şef’in iftariyeliklerin ardından her bir korsun öncesinde hikâyeleriyle anlatıp sorularımızı yanıtlayarak sunduğu lezzetlerdi.
Çırağan Sarayı gezimiz ve iftar yemeği neredeyse beş saatlik bir serencam oldu ve hem belleğimde hem damağımda güzel anılar bıraktı.