Ciğer ve tatlı fırtınası!

Müze kompleksinde bulunan Valilik Kabul Makamı’nda Diyarbakır Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Hasan Basri Güzeloğlu’nu ziyaret ettikten sonra (https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/diyarbakirin-kadim-cografyasinda/465363) oradan ayrılarak öğle yemeği için Ciğerci Meheme’ye geçiyoruz.

Sabah kahvaltılarının olmazsa olması ciğer kebabı için öğlen vaktinde ocak başına sıralanıyoruz. Usta, ciğer şişini eline alıyor sırasıyla her şişe 2 adet doğranmış kuzu ciğeri, arasına bir kuyrukyağı; sonrasında 3 adet ciğer yine kuyrukyağı ve tekrar 2 adet ciğer parçasını maharetle yerleştiriyor. Üzerine bol baharat döküyor. Harlı olmayan ateşte ağır ağır pişiriyor. Şişleri ve ekstradan hazırladığı uykulukları Bismil domatesi, biber közleme ve soğan közleme, sumaklı soğan, ayran eşliğinde yağlı ve baharatlı lavaş ekmeklerine sarıp yiyoruz…

Dilan Sineması

Ciğer fırtınasından sonra otobüsümüze doğru yürürken karşımıza Silva Özyerli’nin kitabından hatırladığım eski Dilan Sineması çıkıyor. Ermeni asıllı mimar Harutyan Sarafyan'a 3 katlı, yarı yuvarlak olarak inşa ettirilen bin 500 kişiyi ağırlayabilecek Dilan Sineması, yaklaşık 60 yıl Diyarbakırlılara hizmet ettikten sonra kapısına kilit vurulmuş. O yılları Özyerli şöyle anlatıyor:
“Pazar sabahları ailecek önce kilise ayinine katılır, ardından güzel bir yemek yer, sonrasında da tertemiz giyinip anamın kavurduğu kavun veya karpuz çekirdeklerine cebimize doldurarak Dağ Kapı’daki Dilan Sineması’na giderdik.”

Ah, o karpuz çekirdekleri. Ben de yolculuk boyunca bol bol çıtlattım her fırsatta… Bu arada ziyaretimiz sırasında Vali Bey’den binanın Diyarbakır’a yeniden kazandırılacağının müjdesini aldığımızı da söylemeliyim.

Kadayıf çeşitleri

Program hızla sürüyor; bu kez Hacı Levent Kadayıfçısı’ndayız… Kadayıf ve baklava çeşitlerinden tattırıyorlar: Cevizli kadayıf, fıstıklı kadayıf, cevizli soğuk baklava, fıstıklı burma kadayıf, fıstıklı soğuk baklava, künefe derken hepsinden birer çatal ucu alıyorum; akşama az kaldı yemek için Hancı Et’teyiz…