Baldan peynire, zeytinden kahveye Mersin’de yerel tatlar…
Mersinli yerel üreticiler arasından küçük bir grup, biz İstanbul’dan gelen konuklar için ürünlerini sergiledi.
Akşam yemeğimizi Mersin'in iş ve yerleşim merkezlerinden Kiremithane ile aynı adı taşıyan “kırmızı kiremitli, beyaz badanalı” bahçe içindeki tarihi evin dönüştürüldüğü lokantada yine pandemi koşullarına uygun, mesafeye dikkat ederek maskelerimizi kısa bir süre için çıkarıp yiyoruz. Bir restorasyon projesi kapsamında mahalledeki tarihi evler eski dokuya uygun bir biçimde yenilenmiş. Kiremithane de bunlardan biri.
Yemek öncesinde yerel üreticilerin bizim için açtıkları mini sergiyi geziyoruz:
Toroslarda 300 yıldan bu yana bir aile geleneği olarak üretilen “organik polifloralı çiçek balı” Eğriçayır, Kanada’daki arıcılık kongrelerinde “Dünyanın En İyi Balı” seçilmişti. Kuruçeşme Çiftliği ise 140 dekar sertifikalı organik merada yerli ırk keçilerin sütlerinden ürettiği şirden mayalı peynir, süzme yoğurt, tereyağı, sadeyağ ve dondurma örneklerini getirmişti. Coğrafi işaretli sarı ulak zeytinlerinden sıkılmış Taşkuyu zeytinyağları; 1924 yılında Girit’ten mübadele ile Mersin’e gelen genç müteşebbis Nuri Uçar’ın (nâm-ı diğer Arabağa), 1926 yılında açtığı dükkânda o zamandan bu yana aralıksız çekilen Arabağa Türk kahvesi; 1948’den beri helva üreten Metin Baba’nın lezzetleri; ertesi sabah narenciye bahçelerindeki kahvaltıda bize ev sahipliği yapacak Aynur Telli Güdücü’nün Babamın Bahçesi ürünleri de bize tanıtılanlar arasındaydı.
Yemekte sunulan mönü, Mersin levanten mutfağının lezzetlerinden oluşuyordu ve kibbeh, sembüsek, humus, muhammara, mütebbel, tabule, sürke salatası, kibbeh nayyeh (çiğköfte), pancar turşusu, zeytin salatası, fettüş salatası, sayadieh, kerebiç bulunuyordu.