Akhisar Ticaret Borsası Başkanı Alper Alhat: Üreticimiz her sabah güneşi tarlasında doğurur
“Bizim denizimiz yok, ağaçlarımızın başında oturmak zorundayız. Önümüzdeki yıllarda her yerde zikrettiğimiz ‘zeytin deyince Akhisar’ hikâyesine ‘zeytinyağım Akhisar’dan’ı da katacağız, bunun için ciddi mücadele veriyoruz.”
Zeytin ve zeytinyağı mucize ürünler. Zeytin ağacı altında oturmayı, onun yapraklarını okşamayı çok severim. Aşılanmış, üzerinde üç, dört çeşit zeytin bulunan ağaçlarla karşılaşırım bazen; meyvelerini inceleyip hangi tür olduklarını bulmaya çalışırım. Akhisar seyahatimizde ziyaret ettiğimiz bin 650 yaşındaki anıt ağaçta da farklı türler bir aradaydı. Bölgede o yaşlarda, hatta daha da yaşlı başkalarının da bulunduğunu söylediler.
Bir haftasonu geçirdiğim Akhisar’da yaşadıklarımızı özetlemeye çalışmış, “Akhisar bir zeytin ülkesi, zeytinin başkenti… Yalnız sofralık zeytin kalitesinde zeytinlerden elde ettikleri düşük asitli ve yüksek kaliteli zeytinyağları değil, sofraya gelen zeytinleri, yemekleri de çok güzel. Altı pideli kelle paça çorbası, kokoreç, katmer, köfte ve bayramlarda yapılan sura-kaburga dolması bunlardan sadece birkaçı… Dünya çapındaki bu zeytin, zeytinyağı ve gastronomi merkezi ne yazık ki yeterince tanınmıyor, bilinmiyor” demiştim 11 Kasım tarihinde Odak köşesinde yayınlanan yazımda. https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/zeytin-ve-zeytinyagi-diyari-akhisarda/674131
Zeytin denizinde bir haftasonu geçirdiğim Akhisar’ı anlatmaya Ticaret Borsası Başkanı Alper Alhat’la konuşmalarımızdan aldığım notlarla devam edeceğim. Alper Alhat, Mustafa Alhat ile birlikte Alhatoğlu Zeytinyağları Yönetim Kurulu Eş Başkanı. Akhisar’ın zeytin kent olmasında öncü rol oynayan rahmetli Hüseyin Alhat’ın çocukları Alhat kardeşler.
Alhat ailesi
Ailenin dedeleri Osmanlı zamanı Konya Karaman’dan gelip Akhisar’a yerleşmiş ve tütün yetiştirmeye başlamışlar. Zamanla büyük arazi sahibi olmuşlar. Tütün işi çeşitli nedenlerle gücünü kaybedince eski tütüncü, Tütüncüler Bankası kurucularından Hüseyin Bey’in diktiği zeytin fidanları Akhisar’ın kaderini değiştirmiş. Alhat kardeşler de babalarının açtığı yoldan yürüyerek, 100 metrekarede başladıkları zeytinyağı işini giderek geliştirmiş ve 1998’de kendi şirketleri Alhatoğlu’nu kurmuşlar. Hedeflerinin Türk zeytinyağının dünya çapında hak ettiği konuma gelmesi olduğunu söylüyorlar…
Yörenin zeytinleri uslu ve domat. Edremit de varmış, ancak Trilye yokmuş o zamanlar. Trilye’yi ilk dikenlerden biri Hüseyin Bey. Trilye zeytini tutmuş, yerini sevmiş. “Babamı, bölgede ‘genişleyen zeytin ekonomisinin mimarı’ olarak tarif etmek mümkün” diyor Alper Alhat.
Alper Bey’in söylediğine göre “Akhisar’dan 95 ülkeye zeytin ihracatı var. Zeytinyağını ise ABD, Çin, Japonya, Güney Kore, Kanada ve Avustralya başta olmak üzere 42 ülkeye ihraç ediyorlar.”
Bizzat da tanık olduğum gibi Akhisarlılar çalışmayı seviyorlar. Şöyle anlatıyor Alper Alhat:
“Mesela çoğu şehirlerde insanlar hasattan hasada tarlasına gider. Ne sürer ne işler ne sular ne bakar, hiçbir şey yapmaz. Zaten onlarda zeytin bir sene verir, bir sene vermez. Bizim üreticimiz her sabah, güneşi tarlasında doğurur. Tarlada iş bitmez. Hasat bittikten sonra budama, sonra gübreleme başlar, gübrelemeden sonra bordo bulamacı atılır, gövdeler karınca, kurt, böcek gelmesin, filizler yenmesin diye boyanır. Bugün Akhisar’da görürsünüz beyaz boyalı ağaçları. İnsanlar kireç yapmıyor artık. Bunların hepsi çalışkanlıkla orantılı şeyler. Fayda, gelir, gider maliyeti Akhisar’da çok yapılmaz. Allah nasip ederse ürün alınır, para kazanılır. Allah nasip etmezse de herkes işini yapar. Bizim denizimiz yok, ağaçlarımızın başında oturmak zorundayız.”
“Toprağın, tarımın değerini bilmeliyiz”
Alper Bey tarımın ve toprağın kıymetini bilmediğimizden yakınıyor ve konuyu zeytinyağına getirerek şöyle diyor:
“Biz ne tarımın ne toprağın, hiçbir şeyin kıymetini bilmeyen bir nesiliz. Bizden sonraki kuşaklar bunlara daha özen göstermek zorunda, çünkü gıda ve tarım çok değerli. Ve zeytin, zeytinyağı konusuna geldiğimizde biz dünyada zeytin üreten ülkeler arasında en kötü tüketim yapan ülkeyiz. Zeytinyağı ürettiği halde bizden daha az zeytinyağı kullanan bir ülke yok! Kişi başı iki litrelerdeyiz. Buna karşın 18 litre bitkisel yağ tüketen dünyadaki tek ülke de biziz.
Herkese anlatıyoruz iki litre ya da bir litre bitkisel yağla yapacağınız yemeklerde yarım litre zeytinyağı kullanırsanız hem daha sağlıklı hem daha ucuz maliyetli hem de daha lezzetli olur. Türkiye’de çok ciddi oranda endüstriyel yağ kullanıyor, bunu azaltmamız lazım.”
Haklı! Birazdan tarlaya gidip zeytin toplayacak, sonra fabrikada hemen bir meyve gibi sıkıp ânında tüketebileceğiz. Dünyadaki başka hiçbir yağı böyle kullanamayız.
Akhisar’da 67 farklı zeytin sıkım tesisi var. Bir araya gelerek Tarım Bakanlığı’yla ortaklaşa bir proje yapmışlar, Akhisar pilot bölge ilan edilmiş. Üç yıldan beri denemeler sürüyor:
“Ne yapıyoruz biz? Türkiye’de erken hasat, soğuk sıkım denilen teknoloji bizim Akhisar bölgesinde mecburi. Bakanlık, İlçe Tarım Müdürlükleri bizi denetliyor. En iyi zeytinyağını nasıl sıkarızın peşindeyiz. Bu sene yabancı eğitmenler de aldık. Zaten tadım panelistleri yetiştiriyoruz. Fabrikadaki zeytini, yağı dönüştüren ustalar vardır, o ustaları eğiten bir proje de sürüyor. Son üç yıldan beri inanılmaz gayretle çalışıyoruz ve ödüller alan yarışmalık yağlar üretiyoruz. O yüzden öncelikle buradaki bütün fabrikacılarıma çok teşekkür ediyorum bizleri dinledikleri için. Ama önemli olan bu yatırımlara devam edebilmek.”
Fabrikaların makine sayısı artıyor
Peki neler yapılacak?
“Önümüzdeki sene çok daha farklı bir modelle devam edecek, fabrikaların makine sayılarını artırıyoruz. Fabrikası olanlara makine desteği çıkarmaya çalışacağız. Çünkü, iyi ürün üretebilmek için kapasiteleri düşürmek zorunda kaldık. Ve gayet başarılı gidiyoruz. Önümüzdeki yıllarda her yerde zikrettiğimiz ‘zeytin deyince Akhisar’ hikâyesine ‘zeytinyağım Akhisar’dan’ı da katacağız, bunun için ciddi mücadele veriyoruz. Buradan da bütün üyelerimize ve bizi takip eden tüm zeytinyağı fabrikacılarına teşekkür ediyorum.”
Bu yıl zeytin üretimindeki büyük artış, üretilecek zeytinyağlarını muhafaza sorununu da bir kez daha getirdi. Akhisar Ticaret Borsası olarak bunu çok önceden düşünmüşler, lisanslı depo yapıyorlar. İlk depoda 10 bin tonluk bir tank planlanıyor.
“10 bin tonluk lisanslı depoya yağ koyabilirsek, Akhisar’dan dökme yağ satılmayacağı kesinleşmiş olur. Allah nasip ederse hemen arkasından bir tane daha yapacağız. Diğer şehirlerde de örnekler başladı. Ülke çapında 100 bin tonluk lisanslı depo yapabilmeliyiz ki eldeki fazla ürünü dökme yağ olarak satmak zorunda kalmayalım.”
Ev sahibimiz Alhat ailesi ve gezimiz boyunca bizi yalnız bırakmayan Ticaret Borsası Meclis Başkanı Bahattin Alkın’la çok şeyler konuştuk Akhisar’da. Onlara konukseverlikleri için teşekkür edip ayrılırken zeytin peşindeki yolculuklarımda hiç hayal kırıklığına uğramadığımı düşünüyorum, bir kez daha mutluyum.