İklim hasarı finansmanında “çıkmazı aşmanın” 5 yolu
Küresel emisyonların sadece yüzde 1’inden sorumlu olan, ancak ülkesinin üçte biri sular altında kalan Pakistan’ın durumu, kayıp ve hasar konusundaki finansman çıkmazını kırmak için gelişmiş ekonomileri harekete geçirebilir mi?
Didem ERYAR ÜNLÜ
Pakistan’da 14 Haziran’dan bu yana etkili olan muson yağmurlarının yol açtığı sellerle gelen yıkımın bilançosu ağır oldu.
Pakistan Ulusal Afet Yönetim Ajansı (NDMA) verilerine göre, 14 Haziran’dan bu yana devam eden yağışların yol açtığı sellerde bin 400’den fazla kişi hayatını kaybetti, 12 bin 728 kişi yaralandı. Sel felaketi sebebiyle yaşamını yitirenlerin 499’unu çocuklar, 280’ini kadınlar oluşturdu. Ülke genelinde 6 bin 674 kilometre yol zarar görürken 269 köprü yıkıldı. Seller sebebiyle 1 milyon 743 bin 345 ev hasara uğradı, bunlardan 568 bin 817’si tamamen yıkıldı. 750 bin 223 çiftlik hayvanı telef oldu. Ülkedeki geniş çaplı yıkım 3,5 milyondan fazla çocuğun eğitimine sekte vurdu. Sindh, Belucistan, Pencap ve Hayber Pahtunhva eyaletlerinde yaklaşık 22 bin okul kullanılamaz hale geldi. Pakistan Gelir ve Maliye Bakanı Miftah İsmail, sellerin ekonomik maliyetini 10- 12,5 milyar dolar olarak ifade ederken bağımsız gözlemciler, bunun 15-20 milyar dolar arasında olduğunu ve daha da artacağını tahmin ediyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ise, sel felaketinin Pakistan’a maliyetinin 30 milyar dolar olduğunu söylemişti.
Pakistan’da sel sebebiyle oluşan yıkımın restorasyonunun yıllar alacağı belirtiliyor.
Pakistan’ın İklim Bakanı Sherry Rehman’ın yorumu çok net: “Bu bir doğal afet değil, Antroposen’in felaketi; yani insan kaynaklı.”
MALİ MEKANİZMA YARATMA ARAYIŞI ERTELENDİ
Bir yıldan kısa bir süre önce, Glasgow’daki İklim Zirvesi COP26’nın sonunda, gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerde iklim krizinin yol açtığı kayıp ve hasar için bir mali mekanizma yaratma arayışını “erteleyerek”, evlerine döndüler. İklim krizinin etkilerine maruz kalan ancak tarihsel olarak iklim krizine katkıda bulunmayan ülkeler, yaşadıkları kayıp ve zararlar için uzun süredir destek arıyorlar. Gelişmiş ülkeler ise uzun süredir bu sorumluluğu üstlenmekten korkuyorlar.
Bugün geldiğimiz noktada, işler çok daha karmaşık bir hal almış durumda. Rusya – Ukrayna savaşı, Avrupa’nın enerji arzı krizi ve bunun hemen ardından gündeme gıda, yakıt ve mali krizler, IMF’nin kapısında sıraya giren ülkelerin sayısını artırıyor. Ve ne yazık ki, küresel iklim krizi ile mücadele için ihtiyaç duyulan iş birliğine elverişli ortam gitgide daralıyor.
PAKİSTAN FELAKETİ GELİŞMİŞ ÜLKELERİ HAREKETE GEÇİREBİLİR Mİ?
Peki, küresel emisyonların sadece yüzde 1’inden sorumlu olan ancak ülkesinin üçte biri sular altında kalan Pakistan’ın durumu, kayıp ve hasar konusundaki finansman çıkmazını kırmak için gelişmiş ekonomileri harekete geçirebilir mi?
Tufts Üniversitesi Fletcher School’un Dekanı olarak görev yapan İngiliz akademisyen Rachel Elizabeth Kyte, aynı zamanda BM Genel Sekreteri’nin iklim eylemi konusundaki üst düzey danışma grubunun üyesi ve Gönüllü Karbon Piyasaları Girişimi’nin eş başkanı. 2019 yılında Time dergisi tarafından iklim eylemine liderlik eden 15 kadından biri olarak seçilen Kyte, bu çıkmazı aşmanın 5 yolunu şöyle sıralıyor:
1 YÜKÜMLÜLÜK
Yükümlülük ve tazminatların sonuçlarıyla ilgili olarak, kayıp ve hasar müzakereleri ve finansmanı çıkmaza girmiş durumda. Bunun sonucunda, ülkeler kendi başlarına harekete geçiyorlar. Güney Pasifik ada ülkesi olan Vanuatu Cumhuriyeti, Paris İklim Anlaşması'nda tanımlanan sera gazlarının atmosfere salımının azaltılması konusunda, “ülkelerin sorumluluklarını daha net bir şekilde açıklayan tavsiye kararlarına ihtiyaç duyduğu için” iklim değişikliği konusunu Uluslararası Adalet Divanı'na götüreceğini açıkladı.
Uluslararası Adalet Divanı’ndan iklim değişikliğinin etkilerinden korunma hakkı konusunda görüş isteyen Vanuatu’ya verilecek cevap, gelecek açısından çok önemli. Vanuatu Devleti, kurulduğu 1980 yılından bu yana iklim değişikliği konusunu öncelik kabul etti. Uluslararası toplantılarda, “insan faaliyetleri nedeniyle ortaya çıkan sera gazı salımlarında ülke olarak olumsuz katkılarının yok denecek kadar az olmasına rağmen, iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ülkelerden birisi olduğunu" vurguladı.
Bazı gelişmiş ülkeler, insani müdahalelerin ve uyum finansmanının kayıp ve hasarı kapsadığını iddia etse de, bu durum yaşanan hasarla başa çıkmak için yeterli değil.
2 DAYANIŞMA
Her ne kadar, “kayıp ve hasar” kavramı Washington D.C., Bern veya Paris’te çok gündeme gelmesi istenen bir kavram olmasa da, kısa vadede dayanışma temelli bir finansman mekanizmasının oluşturulması ve bu mekanizmanın temelinde de “Biz bozduk, biz tamir edeceğiz” anlayışının yer alması gerekiyor.
Bu konuda bir anlaşma sağlamak, Kasım ayında Şarm El-Şeyh’te düzenlenecek COP27’nin öncelikli maddelerinden biri olacak. Bugüne kadar emisyonlara katkıda bulunmamış ülkelerle dayanışma içinde hareket etmek için ahlaki sorumluluk ilkesi üzerinde anlaşabilmesi çok önemli.
“Dayanışma” finansmanı; hafifletme ve uyum taahhütlerinin ve uluslararası afet fonlarının ötesinde, birçok farklı mekanizma kullanılarak hızlı bir şekilde yaratılabilir.
3 YARATICILIK
Bir dizi lüks veya emisyon yoğunluğuna sahip faaliyetlerde dayanışma vergileri uygulamaya konulabilir. Örneğin; business class uçuşlarına “1 dolar” dayanışma vergisi eklenebilir. Karbon kirliliği üzerindeki vergilere ve harçlara, gönüllü karbon piyasası işlemlerine ilişkin farklı uygulamalar ggeliştirilebilir ya da fosil yakıt firmaları yüksek kârlar üzerinden bir dayanışma fonu vergisine tabi tutulabilir.
Pakistan’ın İklim Bakanı Sherry Rehman da, “Birçok ülkenin GSYİH’sinden daha fazla kâr elde eden büyük kirleticilerin sorumluluk alması gerektiğini” belirtiyor. Nitekim BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, geçtiğimiz aylarda rekor seviyede kâr elde eden enerji şirketlerine özel bir vergi uygulanmasını istemiş ve dünyanın birçok yerinde insanların yükselen enerji faturalarıyla mücadele ederken şirketlerin böyle bir krizden kâr etmesinin “ahlaksızca” olduğunu söylemişti.
4 ZENGİNLER ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI
İklim krizinin neden olduğu hasar ve kayıpların finansmanında hayırseverlik de çok önemli bir rol üstlenebilir.
Bugün küresel bağışın sadece yüzde 2’si iklimle mücadeleye gidiyor. Bu miktarın çok az bir bölümü iklim adaletine katkı sağlıyor. Uluslararası kayıp ve hasarlar için ise hiçbir fon bulunmuyor. Oysa; Avrupa İklim Vakfı’ndan Laurence Tubiana ve Sequoia İklim Fonu’ndan Christie Ulman, hayırseverlere bu konuda nasıl harekete geçebileceklerine dair çok önemli bir rehber sunmuş durumdalar.
5 HEP BİRLİKTE HAREKETE GEÇMEK
Gelişmiş ülkelerin hep birlikte harekete geçmesine ihtiyacımız var, çünkü kaybedecek vaktimiz kalmadı. BM, Pakistan için 160 milyon dolarlık, tahmini maliyetin yüzde 2’sinden daha az olan bir fon yaratma çağrısında bulundu. Genel Sekreter Antonio Guterres’in sözleri son derece anlamlıydı: “Bir dahaki sefere burası sizin ülkeniz de olabilir. Bu sefer Pakistan için dayanışmaya ihtiyacımız var. Yarın sizin için olabilir. Bu sorunu çözmek bizim işimiz.”