Yeşil dönüşüme teşvikle 4 milyar dolarlık yük kalkacak
AB'nin karbon nötr bölge olmasını amaçlayan Yeşil Mutabakat çağrısını yayınlamasının ardından, Türkiye'de de anlaşma çerçevesinde sektörler hazırlıklarına başladı. Yıllık 4 milyar dolara yakın vergi yükü getirecek düzenleme için sektör temsilcileri, yeşil dönüşüm yatırımlarının teşvik kapsamına alınmasını istiyor.
Yener KARADENİZ
Avrupa Birliği, 24 Haziran’da yaptığı oylamada ilk iklim yasası onayladı. Yeşil Mutabakat adı verilen plana göre 2030 yılına kadar Avrupa’nın 1990 yılına göre karbon emisyonlarını yüzde 55, 2050 yılına kadar ise sıfır emisyon salımına düşürmeyi hedefliyor. Türkiye’nin yüzde 50’den fazla pay ile en büyük ihracat pazarı olan AB’deki uygulama Türkiye’nin ihracatını da önemli oranda etkileyecek. 3 yıllık ödemesiz bir dönem ön gören anlaşmaya göre sektörler, ihracata konu ürün ve hizmetlerin karbon salımını belirlenmiş standartlara göre düzenlemezse, ton başına 30 ile 50 Euro arasında vergi yükü ile karşılaşacak. Türkiye geçen yıl 155 milyon 331 bin ton malı 169 milyar dolar değer ile ihraç etti. Bunun yarıya yakını da 27 üyeli AB’ye gerçekleştirildi. Ton başına 30-50 Euro arasında vergi yükü düzenlemesine göre kaba bir hesapla Türk ihracatçıların düzenlemeye yönelik yatırımlarını yapmaması halinde yıllık 2,3 milyar dolar ile 3,9 milyar dolar arasında vergi yüküne maruz kalacak. Bir diğer tehlike ise ihracatta pazarı kaybı.
3 yıllık geçiş dönemi bulunuyor
Otomotivden hazır giyime, kimyadan demir çelik sektörüne kadar AB’ye ihracatta ön sırada yer alan sektörlerde “ithalat fiyatının, eşyanın karbon içeriği dikkate alınarak belirlenmesi” olan AB'nin Sınırda Karbon Düzenlemesi’ne (SKD) yönelik hazırlıklar da başladı. Sektör temsilcileri, yeşil dönüşüme yönelik yatırımların da teşvik kapsamına alınmasını talep ediyor. Avrupa'nın Yeşil Mutabakat'ı açıklanmasının ardından, Türkiye de Yeşil Mutabakat Eylem Planı 2021 (YMEP) hazırladı ve genelge 16 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayımlandı. “Yeşil Dönüşüm Eylem Planı” çerçevesinde takvimin de oluşturulduğu uygulamanın 1 Ocak 2023 tarihi itibarıyla 3 yıllık mali yükümlülük getirmeyen bir geçiş dönemi ile başlatılması hedefleniyor. Söz konusu dönüşümün şirketlere faturası ise birkaç yüz bin dolardan milyon dolarlara kadar çıkıyor.
Planda, sınırda karbon düzenlemeleri, yeşil ve döngüsel bir ekonomi, yeşil finansman, temiz, ekonomik ve güvenli enerji arzı, sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir akıllı ulaşım, iklim değişikliği ile mücadele, diplomasi ve Avrupa Yeşil Mutabakatı bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetleri başlıkları altında eylemlere yer veriliyor. Sektör temsilcileri, yeşil dönüşüm takvimlerini, dönüşümün sağlanmaması halinde maruz kalacakları fatura ve beklentilerini Dünya'ya değerlendirdi.
"Vergi yüküne hazırlıklı olmalıyız"
Otomotiv, genel ihracatta olduğu gibi AB’ye ihracatta ilk sırada yer alan sektör. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Baran Çelik, elektrikli araç satışının önümüzdeki birkaç yıl içinde keskin bir şekilde artması ve 2020'de 3,1 milyondan 2025'te 14 milyona yükselmesinin beklendiğini anlattı. Çelik, “Gerek ana sanayi gerekse tedarik endüstrisinde elektrikli araçlara yönelik yatırım yapmamız gerekiyor, yoksa ilerleyen yılarda Avrupa pazarının kaybedilmesi ile karşı karşıya kalabiliriz” dedi. Çelik, şöyle devam etti: “Kullandığımız enerjinin niteliği de önemli. Sanayi ve enerji stratejilerini yeşil mutabakat düzenine uygun olarak revize etmeli ve yol haritası oluşturarak sektör üretimine uygulanacak vergi yüküne hazırlıklı olmalıyız. Başta batarya, şarj ekipmanları, otomotiv yazılımına yönelik yatırımlar ve otomotiv dijital göstergeleri gibi yatırımlar olmak üzere sektörün üretimindeki karbon salınımını azaltmaya yönelik yatırımlar büyük önem taşıyor. AB ülkelerinde çevreye duyarlı ürünlere talebin giderek artması ve ürünlerin karbon ayak izinin tespit edilmeye başlanması önem verilmesi gereken konulardır. Mobilite ekosisteminde yeni gelişmelerin doğurduğu yeni sorunları ülkemizin dinamik gücüyle çözebilmek için her yıl daha fazla çalışıyoruz. Mobilite ekosisteminde çözüm üreten projelerin ülkemizde her koldan teşvik edilmesi ve desteklenmesi gerekiyor.”
Bakanlığa yatırım dosyası sunuldu
Hazır giyim sektörü AB’ye ihracatta ikinci sırada yer alıyor. Yeşil Mutabakata yönelik hazırlıkların yapılmaması halinde sektöre gelecek vergi yükünün 300 milyon doları bulabileceği belirtiliyor. TOBB Konfeksiyon ve Hazır Giyim Meclis Başkanı Şeref Fayat, şirketlerin söz konusu eylem planına hazırlık için gerçekleştireceği yatırım miktarını birkaç yüz bin dolardan milyon dolarlara kadar ulaşabileceğin söyledi. Sektörde bu kriterlere uygun üretim ve ihracat yapmak için firmaların yaptıkları yatırımlar ve harcamaların desteklenmesi gerektiğini dile getiren Fayat, hem İhracat Genel Müdürlüğü hem de bakanlığa da ilettikleri hazır giyim sektöründe firmaların sürdürülebilirlik uyumu için ihtiyaç duyulan yatırımları şöyle sıraladı: “Karbon salınımını azaltacak makine parklarında yenileme, karbon tutma için yatırımlar, yenilenebilir enerji kullanımı için güneş enerjisi yatırımları, kaynak verimliliği artışı için otomasyon yatırımları, sıfır atık ve atık çevrimi yatırımları, lojistik faaliyetlerinde elektrikli araçlara geçiş ve test ve sertifikalandırma çalışmaları.”
Gümrük Birliği sözleşmesi revize edilmeli
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, ülke ihracatı gibi kimyevi maddeler ve mamulleri sektör ünün ihracatının da yaklaşık yarısının Avrupa Birliği pazarına gerçekleştiğini söyledi. Pelister, Yeşil Mutabakat kapsamında AB ile ihracatta karşılaşılması muhtemel gelir kaybının, durumuna bağlı olarak, kimya sanayiinde yüzde 1,1 ila yüzde 1,9 olarak hesaplandığını belirtti. Pelister, birlik olarak çalışmalar ve takvimleri ile ilgili olarak ise şu bilgileri verdi: “AB Kimyasallar Mevzuatı'nda yapılmakta olan değişiklikleri dikkatle takip ediyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın üzerinde çalıştığı AB’nin Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol mevzuatının uygulanmasına yönelik ulusal eylem planı hazırlama çalışmalarına katılım gösteriyoruz” dedi. Pelister, beklentilerini ise şöyle sıraladı: “Paris Anlaşması’nın imzalanması konusu tekrar gözden geçirilmeli, Avrupa Yeşil Mutabakatı konusunda sanayi güncel şekilde bilgilendirilmeli. AB ile ihracatımızda önemli olan Gümrük Birliği sözleşmesi mümkün olan en kısa zamanda revize edilmeli. Ekonomi yönetimimiz tarafından bu projeye uygun politikalar geliştirilmesi önem arz ediyor. Yatırım gerektiren mevzuatların, etki analizleri yapıldıktan sonra yeterli geçiş süresi ve teşvik mekanizmaları ile hayata geçirilmesini bekliyoruz.”
Finansman mekanizması gözden geçirilmeli
AB’ye ihracatta 5’inci sırada yer alan çelik sektöründe, birim enerji tüketimini azaltmak için uzun yıllardır uğraş verildiğini anlatan Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Başkanı Adnan Aslan, bu kapsamda Ulusal Enerji Verimliliği finansman mekanizmasının gözden geçirilmesinin büyük önem taşıdığını söyledi. Aslan, SKD’nin, sektörün karbon miktarı üzerinden değil, ürün bazında, gerçekleşen emisyon üzerinden uygulanacağını dile getirerek olası vergi yükü için 500 milyon Euro'ya ulaşabileceğini ifade etti. Aslan, “Bununla birlikte, AB çelik üreticilerinin, ürettikleri ürünlerin BM değerleri, bugüne kadar yapılan emisyon azaltım çalışmaları ve belirlenen yüksek hedefler çerçevesinde, 2025 yılına kadar, revize edilerek, yüzde 8-24 arasında düşürüldü. Söz konusu Kıyas Ölçüt Değerleri (BenchMark) revize edilmeden önce, ülkemizde faaliyet gösteren pek çok çelik firması tarafından yerine getirildiği göz önünde bulundurulduğunda, SKD uygulamaya konulduktan sonra, elektrik üretiminden kaynaklı (kapsam 2) emisyonların da dahil edilmesi halinde, AB’ye ihracat yapan çelik üreticilerinin, güncellenen söz konusu değerlerin tutturulmasında zorlanacağı düşünülüyor. Hedeflere göre, emisyon değerlenin düşürülmesi, halen avantajlı olduğumuz bir durumun, orta vadede kaybolmasına yol açabilir. Rekabet gücümüzün ve AB’ye yönelik ihracatımızın olumsuz yönde etkilenmemesi için, SKD’ye göre firmaların, emisyon değerleri için, kendi çelik sektörümüzün Kıyas Ölçüt Değerlerinin baz alınması ve ülkemizde de, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayımlanan 'İklim Değişikliği ile Mücadele Raporu'nda yer verilen Emisyon Ticaret Sistemi kurulduktan sonra, AB ile aramızdaki karbon fiyat farkının sektörümüze yansıtılmaması hayati önem taşımaktadır” dedi. Aslan, “Ticaret Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Çalışma Grubu’nda, “55 Hedefine Uyum” (Fit For 55) yasa paketi önerisi kapsamında, SKD’nin etki değerlendirmesinde verilen seçenekler üzerinden, çelik sektörü özelinde, üretim teknolojileri (EAF/Entegre tesis) bazında modellenerek, çalışılması, maliyet hesabının, her iki üretim teknolojisi için ayrı ayrı çıkarılması ve ihtiyaç analizinin yapılması gerekli görülmektedir” ifadelerini kullandı.
Geçiş süreci iyi değerlendirilmeli
İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkanı Tahsin Öztiryaki, 2021 Ocak-Temmuz döneminde gerçekleştirdikleri 6,61 milyar dolarlık ihracatın yüzde 50,9’u AB’ye yapıldığını söyledi. Öztiryaki, 3 yıllık mali yükümlülük getirmeyen geçiş döneminin iyi kullanılması gerektiğini belirterek, “Sektör ham madde ağırlıklı bir sektör olmasına rağmen aynı zamanda yüksek miktarda enerji kullanılıyor. Coğrafi konumumuz nedeni ile nakliyede oluşan karbon salımı yönünden ülkemizin Çin gibi uzak tedarikçilere göre kısmen avantajlı olacağı düşünülse de sanayilerimizin karbon salınımının azaltılması, sürdürülebilir enerji ve geri dönüşüm konularında sektörlerimizi dönüştürmeliyiz. Bu aşamada üretici firmalarımızın kalite kontrol yönetim sistemleri, çevre yönetim sistemleri ve enerji yönetim sistemlerine yatırımları da doğal olarak artacaktır. Öte yandan Yeşil Mutabakat, sektörlerimizi daha az enerji kullanan ve çevreye duyarlı ‘yeşil ürünler’ üretmeye yöneltecek bunun için de üreticilerimizin Ar-Ge yatırımlarını artırması gerekecektir. Yeşil Mutabakat kapsamında ihracatçılarımızın yapacakları yatırımların sürekliliğini sağlamak adına sektörlerimize yatırım ve finans desteklerinin sağlanması yeşil ekonomiye geçişte karşımıza çıkacak engelleri azaltacaktır” şeklinde konuştu.
Politikalar hızlıca belirlenmeli
Tekstil sektörü olarak yeşil dönüşüm sürecini yakından takip ettiklerini dile getiren Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) Başkanı Pınar Taşdelen Engin, tekstil sektörünün 135 milyon Euro'ya yakın bir maliyet ile karşı karşıya kalmasının beklendiğini söyledi. Tekstil sektörünün diğer sektörlere nazaran SKD riskine karşı daha kırılgan halde olduğuna dikkat çeken Engin, bu nedenle elektrik sektörünün karbonsuzlaşmasının, başta tekstil sektörü olmak üzere tüm sektörlerin rekabet düzeylerini korumaları için önem taşıdığını belirtti. Bir diğer önemli başlığın da üretimde tehlikeli kimyasalların kullanımı ile mücadele edilmesi olduğuna dikkat çeken Taşdelen Engin, “Tüketicileri ve üreticileri daha sürdürülebilir tekstil hammaddelerine yönlendirilmesi ve yeniden kullanım, onarım gibi hizmetlere daha kolay erişim sağlanması da strateji içerisinde yer alıyor. Bu konuda da tekstil sektörünü zorlu bir süreç bekliyor” dedi. Engin, şöyle devam etti: “Avrupa Yeşil Mutabakatı Anlaşması’nın TBMM’de çok hızlı bir şekilde onaylanması ve politikaların belirlenmesini öncelikli beklentimiz. Akabinde uyum konusunda bakanlığımız ve Türkiye İhracatçılar Meclisi'mizin önderliğinde, konu hakkında sürekli bilinçlendirme faaliyetlerinin düzenlenmesi gerekiyor. Konu ile ilgili devlet destekleri ile stratejik planların detaylarıyla önceden tasarlanması ve firmalarımızın hangi alanda neler yapmaları gerektiğinin net olarak ortaya konulması ve firmalarımızı kamu ile işbirliği içinde süratle doğru alanlara yönlendirmemiz gerekiyor” diye konuştu.